Sessiz sesiz ağlıyor mu, uzaklardan
Engin maviliklere dalan gözlerin
Ne umarsın uçan kuştan, bulutlardan
Yanağından süzülen yaştan sor beni
Ruhumu çevirdin kara bir zindana
Taş değildir bu bendeki
Can durmuyor ki tendeki
Dünya denilen handaki
Görüp türlü melaneti
Zulme susmak nasıl ustur
Yiğidim, neden sustun gayrı sen
Yine hep hakikati söylesen
Yiğidim, düşme dilden ayrı sen
Eğer ki, mazlumların sesiysen
Gül kurursa ayrık otu biter
Hasret kaldım aydınlıklara
Bırakın beni taş duvarlar
Esir oldum yalnızlıklara
Bırakın beni taş duvarlar
Gece gündüz size bakarım
Kundakta kulaklara üflenen
Ezanla semada yankılanan
Dağ, taş, cümle canlı söyler her an
Allahuekber, Allahuekber
Hakkın batılla olan savaşı
Niyetler halis, aynı içi dışı
Toplanır bir araya üç beş kişi
Öne geçer bu işin çokbilmişi
Hadi bakalım çıktık geliyoruz
Bal, kaymak eksik olmaz bu firmadan
Bulursun üç beş kodaman
Yaltaklanırsın bir zaman
Dersin; çevirin bir dümen
Anlayın siz hallerimden
Tutun benim ellerimden
Şu nefsin elinden diyorum
Bir kurtulup ersek kemâle
Cennet köşklerinden diyorum
Vecd ile baksak nur cemale
Nefis şeytana uyar durur
Var git sen kendi yoluna
Benim doğrum bana yeter
Baktım senin şu haline
Dalkavuktan daha beter
Beleş koltuklara kondun
Neredesiniz köyümün tozlu yolları?
Taş mı kesildiniz, tanımadınız beni?
Asfalt mı oldunuz küçük patikaları?
Yol verin, el görmeyin şu solgun bedeni...
Az mı sevda kazıdım, o duvarlarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!