Günaydım benim
minik meleğim,
Aç gözlerini
sevgi tüten
iki tropikal çiçek gibi.
İskelet dişli dağların bağrında
taş ve kerpiç yığınlarında
geçmek bilmedi bir su içimlik anlar,
Kara duman gibi çöktü yaşamın üstüne
kurşun olup saplandı üç günlük ömrümüze
dert ve eziyet yüklü yıllar.
Aradan onca yıl gelip geçti
onlarca acılı kuşak değişti,
Ölüm ışınlarıyla kül bulutları
bir utanç lekesi göğün alnında,
Hiroşima kanıyor daha....
MELBOURNE’A GELİNİR
GİDLMEZ MELBOURNE’DAN
Melbourne Britanyadır
işgal birlikleriyle kabuslarında kanayan
yerli toplulukların,
KAYIP CENNET
Yıldızlar
salkım saçak salınıyorlar
sonsuz boşluğunda uzayın
sarılarak dipsiz bir yalnızlığa,
-Zerrin’e-
Sevgi selidir yüreğin
Akar gider enginlere
Durgun bir derya gözlerin
Bakar gider enginlere
Belleğime güman çöktü
Bulamadım özde seni
Gönlüm acı yaşlar döktü
Göremedim gözde seni
Uçurumlu sevda idin
Gemi azıya aldı
Pentagonun azgın elebaşıları,
Texas sokaklarında film yapar gibi
senaryolar yazıp
savaş oyunları
çeviriyorlar sırıta sırıta
Çok çetin bir yoldan çıkıp gelmişti adam
On yılların çalışıp didinişleri ellerinde
Ayaklarında on yılların yorgunlukları,
Beyninde çözümsüz yumağı sorunların...
Dağlar çökmüştü üstüne çaresizliklerde
Uyku sarhoşluğunda
mahmur sabahların
dolaşırsa
bir incecik yel
uryan saçlarında,
Ve dağıtarak tel tel
İYİ OLUR HERKEZE UYGULANIRSA..........