Seni sordum,
eşkiya geçmez
kuş uçmaz
buz salkımlı
kaya kovuklarından.
Ne denli çirkin bir davranış
yerlere eğilmemek karşısında güzelliğinin,
Duyarsızlıkların en kötüsü
duygulanıp taşmamak seni görende,
Yağmamak yaz yağmurlarınca
bakıp da gözlerine,
Koynunda al güller açar her sabah,
Sıcak güneşler düşer karlı gecelere,
Ömür çağıl çağıl akan bir sudur
kuytu derelerden,
Gülüşün aydınlığı bahar sabahlarının
leylak kokan bahçelerde,
-Mansaryar’a
Sürüklüyor zaman dökülen yıllarımızı
yalnızlığın üstümüze kabus gibi çöktüğü
güney yarım kürenin göçmenler şehrinde,
Ölgün ışınlarını kaçırırcasına
Her şey onların elinde bugün,
Mal ve para
mülkiyet ve devlet
silah, ordu, örgüt ve cinayet....
Zeynep’e
Döndü yaşam eğrimiz
geçti zaman şimşek hızıyla
gün eğildi iyice ufkun üstüne,
Bir adım ileri iki adım geri sayacak
Umarsız düşler duasıdır bu
dünle bugüne
bugünle yarına ulanan,
Umut yoludur sabahsız uykuların
dizim dizim gurbet katarlarınca
uzanıp gelir çaresiz günler gerisinden,
Acı haberinle tutuştu gönlüm
Yüreğimdir korla yanan İhsani
Ozana kar etmez böylesi ölüm
Sevdan susmayacak inan İhsani
Sazındı gözlerden yırtan perdeyi
Yüz anlatımların bile
bir türlü silinmedi
o günden beri belleğimden,
Merhabalaşırkenki
Koşup durdum önüsıra gelen günlerin
nefes nefese bir yaşamın sonuna dek,
Koşup durdum var olan bütün gücümle,
bir elimde gül, ötekinde ekmek..
. Koşup durdum önüsıra gelen günlerin
İYİ OLUR HERKEZE UYGULANIRSA..........