Küflü bir mecliste
Açan kır çiçeğini beklemek gibi bir şey
Benim bu mastarlı duruşum.
Bilirim, kahretsin anlarım
Düşünürüm, yazıklarım.
Boşa gider mastarlı duruşum.
Bir gemim olsaydı eğer,
Giderdim babamı götüren
Geminin ardından
Beklemezdim o vakit aylarca,
Gönderdiğim limanda.
Sizin gibi aydınlık gökyüzüm,
Gökyüzünde süzülen uçurtmam
Uçurtmamda umudum vardı.
Öpseydin yaramı deniz bakanım
Sen bilirsin derdi
Bedenin dikiş tutmadığını gayri bilmez
Zannederler.
Yazık dururlar
Böyle zamanlar,
Hep böyle zamanlar
İçime kusarım sesimi
Canan için can'dan geçerim
Böyle zamanlar,
Bu şehir
Deli eder insanı
Sen mi şehrin içinde
Şehir mi senin içinde
Bulamazsın ışığını tünelin
İki hece sadece
Uğruna ömür verilen
Yoksul insanın peşinden koştuğu
Zengin ademin daha çok coştuğu
Kelimenin
Adıdır DAHA
Gözlerin
Sahi yeşil miydi?
Sahi o yeşilin kaç tonu vardı?
Kaç tonunda çocuk,
Kaç tonunda merhamet vardı?
Hele de
Hepsi kasımın suçu işte.
Bu havalar, bu yaprak, böcek, kuşlar
Deli ediyor bu koku
Başım fırıldak
Göç edenlerin ardından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!