Alnındaki beyazlık anlatır bana seni,
Türküler ruhundaki ahengi hatırlatır.
İnce uzun bir endam gözlerimi parlatır,
Lacivert bir gökyüzü özletir cana seni.
Layiham olsun bu söz, ayrılıklarda oku,
Hiç kimseden hayır yok, bugün imtihan günü;
Bosna bitti, bitmedi Avrupa’da kan günü;
Başladı asrımızın son “kanlı Balkan” günü..
Murat Han emaneti asırlık miras ova;
Dayan ki, Kahhar Allah seninledir Kosova.
Asırlık bir derdin bütün nakşını taşırdı teni,
Gülüşündeki donukluk hatırlatırdı doğuyu.
Bu daracık mezarımda bir daha öldürdü beni
Resimleyemeden ölmek gözlerindeki buğuyu.
Ne zaman çıkma fırsatı olmasa seyran içine,
Yetmişli yıllardı: Günün hasında,
Önemli bir haber yoktu basında.
Yaradan'ın "Yirmi Ağustos"unda
Bir viyaklamayla; gökleri yırtan
Ne iyi ettin de bağırdın Nurten.
Buyrun arkadaşlar, gerekliyim ben;
Bana efe derler, yürekliyim ben;
Bugün şairlikten emekliyim ben..
Sen kuzeye yönel, ben de güneye
Kendi şiirini kendin yaz Gaye!
Kiralık bir ev tutalım bu ara,
Balkona çıkıp binadan düşelim.
Kırık yerleri yaptırıp doktora,
Bütün masrafı kiradan düşelim.
(16 Aralık 1998)
Dost arkadaş toplansalar, bir araya gelseler
Sensiz sohbet tamam mıdır? “Çay” gözünü seveyim.
Fakir senden medet umsa, İblis aklını çeler;
Aman uyma o mel’ûna.. “Bay” gözünü seveyim.
Şimdi belki zayıf, sıska hâline şaşıyorsun;
Bugün iş yerimizde ediyorken lakırdı;
Birden telefon çaldı, baktım başkan Sağır'dı;
Sizin hürmetinize ziyafete çağırdı
Memnuniyetle geldim: Hevesli, heyecanlı..
Yolunuz açık olsun Tamilla Abbashanlı.
Karanlık adamlar yurdumla tonla,
Cânım gök kubbeyi is yapacaklar.
Bırakma elimi, dost, beni anla;
Yoksa beni senle küs yapacaklar.
Kararlı adımlar bağrımda yürür,
Tüfekleri kara listeye aldım;
Beyaz bir çiçeği mermilediler.
Ellerim yukarda bekleyip kaldım,
Çünkü güzellikler semadan iner.
Hey Mevlâ’m kalbimi melek gibi yap,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!