TAHTA AT
Üstü toz minik çocuk, eğleniyor yollarda.
Ne verirsen eline, hoşnut oynar, yerlerde.
Ağaçtan yapılmış at, eğeri ișlemeli,
Ne deniz kabuğunda gözlerim, ne de renkli çakıl taşlarında..
Dalgalardan beklentim, gençliğimi vursun sahil kenarına.
Ne incisi ne deniz kızı, farkedermi, ömrüm boğuşurken denizin girdabında?
Ha boğulacak, ha sağ kalacak, ömrüm sanki bıçak sırtında.
Senden bahsetmiyorum bile yordun, takatim kalmadı.
O'mu soylu, bu'mu fakir, nerede bunun farkı?
Takva ise aradaki denge, ölüm bilmez farkı.!
Çaba, çaba, nereye kadar, varmı ahirete katkı?
Gizli ya da saklı ne varsa, o gün gösterir tartı.!
Bariz olan hakikat, perdenin arkasında.
Görmek için sadece biraz daha çabala.
Yamanmışsa nefisler, vuslatın hırkasında,
Kâmile'den sonra sen, git perdeyi arala.
Emmareden başlayıp, kâmileye gidersin,
Ne önemi var canın, neyi nasıl yaptığın,
Kimi ırgalar sözün, kim duyar senin sesi?
Tökezlemeye gör ki, unutulur kattığın,
Onca emek boşadır, zordur akıp gitmesi.
Düşmanı boş ver, güler ilk dost sandığın,
Yere basarken düşün! çok da cesur olma.
Tevazu göster yaşa, toprak; yârin unutma.!
Hangi dala konsam kırık, çok görüyor bedenimi,
Sana ulaşmak ne mümkün, artık toprak sarsın bendimi.
Saman çöpü gibi ben; uçuyorum her yere..
Ne zaman Hakk'kı unutup'ta dalarsam şer'e.
Merhameti yüce Rab; acımasaydı eğer bize!
Kapatır dı tövbe kapısını, dövünürdük diz dize.!
Ne yazam gayri yeter, dilde hece tükendi.
Bir bela sanki beter, kulak sese direndi.
Bizde aşk yokmuş yazık; O, bunlara özendi.
Bak şimdi çok değişti, sadelikten bezendi.
Yaprak gibi can düşer bu vatan toprağına,
Tarih seni unutmaz, vur küfrün ocağına.
Durma sakın ilerle, yoktur dönmek geriye,
Gazabın mermi gibi savrulsun ileriye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!