Fırında kuzunun sözünü duyduk,
Yemeden ağızda haz oldu gitti.
Şu bizim Ethem’in lafına uyduk,
Yollara döküldük gaz oldu gitti.
Beş on kişi kâfi, yerimiz almaz.
Bilinmez ki zaman neye gebedir,
Her şey mecrasında akar yol alır.
Gâh acze düşeriz gâh debdebedir,
Gün gelir yaşanan mazide kalır.
Seyretsem gözümün gördüklerini,
Âdemoğlu ağır yükü yüklenir.
Zaman ırmağında can sürüklenir.
Beden toprak ama nefs büyüklenir.
Hesabı yanlışsa bozar kalemim.
Dünya değirmeni neler öğütür.
Azla tarif olmaz uzun sorayım,
Bütün hünerini öne sereyim.
Adını bilene ödül vereyim.
Ne uzaktır ne de yakın kimdir bu?
Kahvaltıya kadar suratı gülmez.
Hayat ağlamakla,
Gülmek arası.
İnsan sevdiği kadardır,
Beden ise darası.
Dudaklarım yanıyor.
Sigarayı fazla kaçırdım galiba.
İçimde de bir şeyler yanıyor.
Kim bilir yüreğime neyi fazla kaçırdım?
Benim,
Sürüp giden bir yalnızlık.
Durup duran bir acı,
Benim.
Çoğu gün yürürken yolda, kaldırım tepesinde,
Evim aklıma gelirdi her otobüs sesinde.
Kulağıma bir hoş gelir, bu ses beni çekerdi.
Sıladaki sevdiklerim hep aklımdan geçerdi.
Onmaz gönül işine,
Düştüm sevda içine.
Girme neden, niçine,
Sorup ta sevmedim ki?
Bilmesin bunu eller.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!