Yalnızlığımı bırakıp da ardında gitme ne olur, diyemedim!
Diyebilseydim keşke ama, diyemedim işte...
Gurur ya da kibir yapmak için değildi suskunluğum,
Nutkum tutulmuştu birden bire, üzüntümdendi...
Sen gittin ya umutlarımı da yanına alıp,
aşk için mazeretin olmadı hiç
hep gitmek için mazeretler ürettin
alıp götürdün birlikte uyanacağımız sabahları
susturdun cilveleşmiş seslenmelerimizi
senden gelecek her sese sağır kesildi sözcükler
şarkılar kürdili hicazkar makamını unuttular
Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın
Sesin uzaklarda.
Bir çınlama beliriyor kulağımda onunla alakalı,
yüreğime bir sızı iniyor.
Bulutların arasından beliren sarı sıcak bir ışık hüzmesini saçların sanıyorum bir an;
tam da yiteceğinden kaygılanmışken kayboluyorsun.
mevsimlerin hep karakış olduğu,
uzun ömürlü çiçeklerin çabucak solduğu,
eşit vicdansızlıkların bol olduğu,
kıt akıllı kara cahiller sokağında,
satılık oylar hükümranlığında,
yaşatılmadığımız hayatların yerini
Kaygılara ömür boyu kucak açmışken,
yaşamın ihanetiyle acı çekmişken,
alışmışken yokluğuna, candan geçmişken,
gündüzler senin olsun,
elleme gecelerime...
dilim suskun bundan böyle,
kalemimi kendim kırdım,
yılgın ruhuma ayırdığım
bir kolay ölüm vardı sandıkta;
açtım sandığı, baktım,
unutmuşum naftalinlemeyi, güveyi sarmış…
Aynıdır ciğerleri,
yer yarılsa yerin altına girer korkuyla
kurt adam gibi,
ama o,
yarattığı tufanı seyredecek bir kaya tepesinden
bir kartal gibi keskin bakışlı
Tanrı kelebekleri, iki defa yarattı
Önce altın kozaya, birinciyi kapattı
Küçücük dünyasında büyümeyi bekledi
Büyüyüp olgunlaşmak için sabredip direndi
Onsuz olamıyorum,
biliyor herkes,
ben köle, o sahip.
Nikotine tutku
Çok açık yaşadığım aşk
Dumanı üstünde bir ekmek lezzetinde olmalı...
Umulmadık, şaşırtıcı imgelerle süslenmeli şiirler...,
Taptaze kelimeler yazılmalı mısralara,
bir bardak suda fırtınalar kopartmalı,
kırmalı demir parmaklıkları,
ufkumuza pencereler açmalı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!