Güvenme dünyanın yalan malına
Güvenip güvenip boşa kasılma
Ölüm bir pervane döner kosmosda
Vakitsiz bir anda konar başına
Kapılma beyhude ihtiraslara
bizi yok sayıp
kanımızı emenlere inat
bizim de
beynimizde mantıklı bir sav/ımız
alın teriyle pişen bir kap aş/ımız
ve yüreklerimizde hiç sönmeyen
Zamanın en karanlık anında,
Şeffaf bulutları örtündü...
Ve utangaç bir kadının çekingenliğinde,
Göğsünün en açık yerinden,
Ay'ı sundu, denizin bakışlarına,
Gökyüzü...
Trabzon'dan selam olsun:
Edirne'ye, İzmir'e, Konya'ya, Diyarbakır'a...
Türkmenlere, boşnaklara, lazlara, kürtlere.
Selam olsun; dağlara,ırmaklara,ovalara...
Ve içinde yaşayan canlılara.
Selam olsun Afrika'ya,Avrupa'ya,Asya'ya...
ben seni düş mağaralarımdan
iğne uclarıyla,kilim nakışlarıma
işledim.
karanlık gecelerin sağanaklarında
çakan şimşeklerde,yıldırım diye bekledim!
sen beni hiç sevmedin ki.
Sabret Sevgilim!
Geceyi gözlerinin rengine boyadım,
Gün yeşil doğacak...
Biz,
yüreğimiz ve
vicdanlarımızı ilgilendiren
konular hariç,
aklımızda olan her şeyden
mezun olduk...
Koşar adım değil:
Yumruklarım sıkılmış,
Eylem adımlarıyla,
yürüyorum sana.
Şimdi karanlık!
Zamanı değil,
şair değilim!
kalemi elime alır
başlarım haksızın
geçmişine,geleceğine...
baktım üstüne
alan yok,
.../
İçini ısıtacak güneşin,
Kadının gülüşünde saklı olduğunu,
fark etti...
Ve güneşe doğru,
yürüdü adam.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!