Gözüne baksam üç öğünde bir an
Halil İbrahim sofra kurmuş sanan
Ne ekmek nede aş yemezdim inan
Sen benim sağımda olsaydın gülüm
Solsa gözyaşımdan başka su dökmez
Sevmiyorum deyip çekip gittin
Yıllar yılı sen onu mutsuz ettin
Sesi soluğu da çıkmaz kaybettin
Şairin nerede küsmüş mü gülüm
Duygularına yalan mı demiştin
Burnumu sızlatan hasret oluyor
Mısra’nın gözleri gölet oluyor
Şiire damlıyor kasvet oluyor
Şairin taşını deliyor gülüm
Kıta kıta yazsan geçip gitmiyor
Gönül sevdi yediveren başaktı
Gelmedin hasretten güneşin yaktı
Değirmen döndürdün ezerek aktı
Katıp ta suyuyla karanın olmaz
Yolda bekle selam verirse diye
Yüklüydü sevdamın treni binmedi
Yayan yola düştü geri dönmedi
Halim perişan acılar dinmedi
Araşıp ta sormaz oldu yâr beni
Benden kaçınca sanki ödül aldı
Suya gitme dedin emrine köle
Yeşermişti içim çevirdin çöle
Sağanak yağmur olup kuru göle
Bak yağmadın amma taşar mı sandın
Köksüz bedenimi her gün yondun
Kurumuş bedenim kökten özünden
Can suyu dibime aktı gözünden
Güneşte vurunca gamze yüzünden
Kara kışta tomurcuk verdi dalım
Sohbetten rengârenk çiçek açınca
Kirpiklerin değil
Dilin çalı gibi acıtıyor
Sarmadığın yaralı yüreğimi
Ben senin acına aşinayım
Hiçbir renge benzemez
Üşütür içimi karanın demi
Beni kovdun geri arkamdan gelmedin
Seni salmayanı benden çok severdin
Eskiden de olsa bende seni sevdim derdin
Adını anmam artık sevseydin gelirdin
Aşkı sevgiyi senden öğrendim dedin
En içten duygu ile adını yan yana yazamadım
Mutlu olma bensiz diye bir cümle kuramadım
İçimden geçti elinden tutup gezip tozamadım
Neden böyle yaptın bize diye sana soramadım
En son doğan kızıma da adını koyamadım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!