Önü yeşil ağaçlardı
Çam, çınar, fıstık, ceviz, kestane
Dışı yeşil ağaçlardı
Cadde adı Bağdat’tı
Yapımdan önceydi
Asıl
Bir haslettir esneklik
Gün geçişleri
Sıra dizi gelişleri
Bir öz biçim düzlemi
Ve duraklar
Son bir istek uyanışında
KIZMAYIN, BİR GARİP İKİNDİLER DUYMAKTAYIM
VE EN SUSTUĞU YERDE EVRENİ BULMAKTAYIM:
Eski ve çook saklı bir bilinç ki derine
Koyu piramit gölgelerine
Sinmekte zamanın yapışkan hücrelerince
Bir bilim gibi tanrım, ağır ağır
Sevgiyi dondurdum bir acı buzul gülüşünde
Al götür istersen
Ellerin üşümezse...
O küçücük dokunuşlar
Fısıldar gibi
Fısıltılar akar gibi
Kulaklarda ince, incecik
Sevgi nağmeleri
Her biri bir yeni dokunuşla
Sen varken
Ve o dal çatalları:
Kart, kuru, çıplak,
Kulelere iç bükey
Başlamak
Boşluğu düşünmeden
Bu hangi sevda yedi cihanım
Hangi sözler yetti size?
Gerçekkaçlık içinde
Gerçeğin hep dışında
Anıları mevsimlere katarak
Deniz sâkin ve yakamoz yok bu akşam
Bizim dünkü gonca gül
Dağıtmış solmada
O kanlı kızıl gençliğe soluk beyaz hâreler
Kat be kat kaç katmer
Yine de inan ki kokusu daha bir içten
Bir çiçek niye solar
Gonca iken göstermeden yüzünü
Neden daha bir kelebek
Ebrulî, hercaî,
Sarı, mor, mavi kanatlarla
Hiç konmamışken üstüne?
Güzel insan, iyi insan
Kendim içre, dünya üzre
Hep seni arıyorum
Her yanımda bir başka duvar
Yıkamıyorum
Sağlam duvar, beton duvar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!