Bakmayın bir an geldi
Hiç bir düş görmüyorum
Yalın kara renksizliğin kuşağı
Yürek dibin görmüyorum
Eller içre bugün selâm geldi
Bize yine sonları saymak kaldı
Başlangıçta ne bir eksik, ne bir fazla
Seslerle gülüşlerle eylemler
İlkönce onlar çekildi gitti
Bir anılar iskeleti getirdi sonra güz
Ba Ba
Bağırmak isterim ki bebek
Eski tenhada
Sana değen kimliğime adetâ
Ki uzak ve suskun bir Yıldırak altında
Elleri, eski,
Ben aslında dostlarım,
Hayatı anlamadım
Bir çiçekler dansı mı?
Kokular tılsımı
Tenler ürperten ılık rüzgârlar
Adalara karşı
Akşam,
Kara martı çığlıklarında
Yırtılan çağrılar
Eflâtun kızılı
Tutku semalarına
Dalga dalga
Seni daha dün gördüm Amsterdam
Islak, küçük ve mutluydun
Bir mavi kelebek gibi geçtin önümden
Rüzgârın ebrûlî gülüşler bırakarak
Daha dün ki biliyordun,
Tanrı vardı ve inanıyordun
Artık kalmadı tasam
Bulutları vurdum sırtıma
Bir başka deniz, bir başka ufuk
Pupa yelken açtığım
Ve sormadan saatleri
Ki
Bir şarkı dinliyorum avcı baba
Sanki üzerime yangın rüzgârları
Kızıl küller
Ve lâv artıkları
Kuzey dağlarından
Bucaksız ovalara
Süreler boyu büyütsek ışık düşlerini
İlk ve en içkin bir başlangıç için biz
Varsak da akışkanlar ötesi sanrılara
Değil mi ki
Bir sabah gülüşünü bile çok görmüşüz insanlığa
Her tan kızılında yine, kahrolacağız
Hilâfın kudret kaçmasana
Helvasın benden almasana
Söz beşiği gümüşten
Sükût salınır altından
Ger sen, ol ahları almasana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!