derin ceplerinden suyu çıkarıveren o dağlar aşkına!
yerime sere serpe dökülen yağmur
söz!
dillenen savruk ateş sen
sus!
bir uykunun kaçtığı yerde hemen
yakalandım köpek dişine acının
neresidir bir uykunun kaçtığı
izini sürdüm bir rüyanın yokuşu
Ağrıların örsünde dövülür yıldızlar bile,
Keskin akşamlardan gölgeler düşer dile,
Teninde bilenmiş ölüme doğru söz çöker,
Ne söylese gök, bir lanete dillenir gider,
Ne söylese kılıca hep yara lazım gelir,
Ne murad etse kılıç, akla hep kan gelir.
kapanıyorum yankıları yazan kaleme
kapatıyorum ağrıyı bulutlarla göğe
istemiyor tenim yankısını güneşin
sancı bu şafaklar hayır sökmesin!
balkıyan yaradır doğan
Kuyu I
ürkek yağmur yakaladı birden
kaçak hüznü tenimde gezen
vatansız suskunluk ellerimde kalan
hep yalan hep yalan tutunduğum
aramış mıyım? hangi çölmüş?
kim görmüş güneşlerin sözünden döndüğü yeri?
güneşlerin sözünden döndüğü yerde
karanlık olmalı eşsiz korkuda
suların vazgeçtiği gölge benim
Lethe'de birleşir akışlarım
bir bilsen ne akşamların umudu nasır
ufuklara düşen kurakça kararmak olur, acır,
bastıkları bütün akşamüzerlerini bilsen ayaklarımın,
üstünde ot bitmeyen Attila' nın toprakları kadardır
hangi şiiri yazsam ne değişir?
çarkların değişmesi için ne çalışır?
hangi şiiri yazsam baştan kokanın tuzu,
BERHEVA
Gidilen bir yerde değilim bulamazlar ki,
Noktanın içindeyim, gelemezler çok uzaktır.
Eprimiş koca siyah paltosundan saatini düşürmüş şehir
Kimsenin yok saati hiçbir saat kimsenin değil
Bu şehri evlat edinmiş bir acayip yalnızlık
Her insan kendi saatinin peşinde
Bir saatim olsun yalnız benim olan rüyası dönen
merhaba çağlar uzun zaman oldu güzel şiirlerini okumayalı bence antolojideki en iyi şaiir sensin.