GÖNLÜN ELBİSESİ
sonsuzluk bile hicrana şimdi dar
zaman soyundukça üzerinden gecenin
karanlığın teni sensiz ne kadar da ihtiyar!
KİRALIK KEYFİYET ÇIKMAZI
bizler bütünü parçalamadık
eksilerek döndük yine
istanbul'da yürür gece,
zincirlikuyu'da göğsü tık nefes çürür ıssızlık,
mevsimin vucüt sıcaklığı mezar taşlarında;
yürür gece Karacaahmet'de, Eyüp'de
eski bir müşterek ölünün adımlarında..
benzetmek gerekirse kolay,
boynu kırılıp atılmış bir kuğudan
yoktur farkı sevdaların akıbetinin.
ibarettir yozlaşan bir zehirli buğudan,
karanlıktır isi yanan hicran gecelerinin..
ebuzizya'da bir berduş
elleri koynunda bir
köpek öldürene mahkum olmuş
üzeri yırtık içinde ve yamasız
ve yağmurdan yağmura yıkanan
hırpani saçları..
İki sevgili vardı, iki belalı
Belaları aşkları..
Sevdaları, gündüzden aydınlık,
Düşmanları, geceden karanlık,
Yürekleri, deryadan kabarık,
İki aşık..
İki sevgili vardı, iki belalı
Belaları aşkları...
Sevdaları, gündüzden aydınlık,
Düşmanları, geceden karanlık,
Yürekleri, deryadan kabarık,
İki aşık..
gizli gonglarına vurulunca semanın
hem burada hem Aden’de aynısın
bence
yokluğunda ne yapsın ışık?
eminim sultanısın renklerin
her biri sana aşık
Ben bir müstakbel cehennem ehliyim
Cennetlikler çok cennetlik şimdi
Çökerken akşam yine uğuldayan tepeme
Burnumda yine barutun sözü yanık
Bir tuzakta doğdum doğalı hep, dünyada
merhaba çağlar uzun zaman oldu güzel şiirlerini okumayalı bence antolojideki en iyi şaiir sensin.