bana bir kalem verdin
yazan kısmı olmadı
yazayım dertlerimi
silen kısmı olmadı
aldın başımı baştan
Uyan ey minik ellerim
Şiirim şiir doğurdu
Hadi konuş lal dillerim
Şiirim şirin doğurdu
Heceleri yumru gibi
Önce güneş doğuyor, açılıyor şehrin sis perdeleri
ağır ağır süzülüp penceremden, öpüyor beni
öperek uyandırıyor işime, okuluma ve sana
ağır ağır değil kalkan sis perdeleri
birden bire kendini salıyor adeta salhaneye
niye?
Açıp kanatlarını
bir kuğu gibi süzme ne olur
yalın ayak dolaşırken kız kumunda
gömme hayallerini gün batımına
seferi değildir korsan aşkımız
koylarda ki kelebekler gibi
Bir Şeyler oluyor;
kelebeklerim kanatlanıp uçuyor,
konak çiçekleri kuruyor.
savuruyor rüzgar kendi endamında.
Ölümcül kurda dönüşüyor
Bir melek gördüm
Melekler şehrinde
Kanatları vardı
Şehri kaplayan
Ve ben
Ağır ağır toplar yağıyor güller üstüne
toplar ağlıyor her gülün destesine
kırık kanatlı, kafesteki kuşlar gibi
esmer, sarışın, mavi gözlü
zıbınından çıkmamış bebeler ölüyor.
Şimşek şimşek kurşunlar giriyiyor,
Rüyalar allak bullak
Karmaşık kabuslar
Kördüğüm ise
Makinistin ömür feneri
Yalın olan bir sen değil
Zemheride sardığım ey! sevgili
yaprakları döşek yapıp,
sevgimle üstünü örttüğüm
korkulu gecelerinde
teselli bulduğun tenimde
hürmetkar olup benliğimle
Pürçümüş yeleden aşağı anla, irtişa kokar bu löpiyes
Bir hırka dik kendine, hizmeti maksuda nahoştur nobel
Bağlama gözünü gölgeni ararken, savrulma uçuruma
Ekmek ile tokmk hizmeti maksuda nahoştur nobel,
Avını arkadan vuran hilekar avcı masalına benzer adilce




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!