Küçücük ellerine sinmiş,savaşın o rengi.
Zalimlerin dilinde güya,bu insanlık dersi.
Umudun yaylalarında,patlatırken silahları.
Küçücük canları yakar,bu savaş tarlaları.
Ey medeniyetin semerini sırtında taşıyan.
Sessizlik...
Kim bilir hangi,
Bulutların gölgesinde,
Fırtınalar ülkesinde.
Çığlıklara asılmış.
Islak gözlerde kurumadan,
Hasret çiçekleri açmadan soldu gönül bahçemde.
Kuru yaprak gölgesinde,hazana döndü hülyalarım.
Sevda çağlayanı gibi dertler,hırçın akar yüreğimde.
Dolaşır seller gibi gönül vadilerimde,göz yaşlarım.
Terazilerdeki yükler,gölgeleriyle tartılır.
Yanan samanların isi,alevinde saklıdır.
Her çilenin lezzeti,dillerde hep farklıdır.
Tadar insan,dalda başka,yarda başka.
Dumanlı yaylaların,doruklarında gizlidir.
Gönlümün ufkuna doğan sevgin,dalgalanır ruhumun üzerinde.
Hasretle aradım muhabbetin izlerini,yürüdüğüm gölgelerinde.
Yanarken bu can,özlem dumanları gibi tüter,aşkınla bu tende.
Aşıkların kefensiz gönlünde yaşadıkça,toz olur bastığın yerde.
Tarihin aynasında taradım saçlarını.
Yakomozlarını ördüm her gecemde.
Rüzgarlarında öptüm,hilal kaşlarını.
Kıskandım sevdanı,gölgemden bile.
Tepelerde açarken renkli güller gibi,
Yan yana düşen her gölgenin,
Arasındaki ıslak köprüdür sıla.
Zamanını süsleyen hasretlerin,
Silik hayalidir,gönül aynasında.
Yolcu yola revan olmalı,yarın çok geç olmadan.
Güller dallarda hep solmalı,vazolara konmadan.
Göz yaşı gölgelerin,çile tasından kaybolmadan.
Gül yaprağında güle gül,dikenlerine ağlamadan.
Nemli ufuklarda yuvarlanınca,hasretlerinin çilesi.
Hasretin bacalarında tüter,yaslı gönlümün dumanı.
Dağılır sessiz vadilerde,geceme çöken her cefası.
Mehtaplı gözlerde seyrettiğim,yaşlı gözün dalgası.
Titreyen yakomozlarda başlar,hep gönüller rüyası.
Mehtabında uykularım,çilende sallanır sandal gibi.
Çatlayan toprağın suya hasret sabahına,
Bülbüllerin dilindeki çilelerin eyvanına,
Titrediği baharların,ayazından ağlayana,
Gönül dostlarını soran canlara,merhaba.
Sevgi lalesi gibi kokan aşıkların kalbine,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!