Belki başımı çarptım düşerken kim bilir! . Öylede olsa belleğim er geç hatırlar.
Derler ya; “Bayrak düştüğü yerden kalkar! .. “
Aslında hatırlamak mı evladır hatırlamamak mı, emin değilim, belki kırık bir hayat hikâyesidir geride kalan, belki bir “kahpe’nin” ayak izleri! ..
***
Lakin bilirim;
Kalem düşünce beyaz kâğıdın bağrına,
Gayrı bana hayatta, bana; “ölümdür düğün”
Gecenin rengi var ya! .. Al’a ihtiyacım yok
Akşam hüsranla yatıp, perişan kalktığım gün
N’olacak bilmesem de “fal’a” ihtiyacım yok! ..
“Şifa” olsa da elma, yemem ben, “Havva” için
Bana “şair” diyorlar, sen başka bir isim bul
Kays-ı çöl mecnun yaptı, bana yeter İstanbul
İstanbul da bir şair! .. Olmasaydım şaşardım
Olmasaydım, ben nasıl, İstanbul da yaşardım
Ben sana hakkımı helal etmiştim
Bu gece vazgeçtim kusura bakma
Tanrıya şikayet etmem demiştim
Çok büyük laf ettim kusura bakma
Dilimde beddua çıktı bu gece
Bir duygu var kilitli söküp atılmıyor ki
Tatlı bir rüya sanki gece gündüz gördüğüm
Yüreğimde bu ateş öyle bir yanıyor ki
Anlatmak istiyorum cesaret ver küçüğüm
Sanki bahar çiçeği prıl prıl rengarenk
Mutluluk yağacak sanki her yerden
Dünya da buluruz diyerek kandık
Anlamaz kulların aşktan sevgiden
Yarabbi bir sana aşığım artık
Nimetler bahşettin nankörlük ettik
Ben istesem bile veremezmişsin,
“Verme! ...”
Ben bir kez istedim başka dilenmem
“Umut” dediğin öylesine alıp verilen bir şey değil zaten
“Secde ettim” belki ama “gayrı eğilmem! ..”
***
Başını bir kaldır bak gök yüzüne
Bak neler gelecek gözün önüne
Hıçkırık karışıp rüzgar sesine
Bir kayıp zamana götürür seni
Bir damla göz yaşı armağan olur
Ben istedim vermedin! .. Oysa elin ne açık
Herkese dağıtmışsın sevginden bir parçacık
Bir parça da bana mı? .. Hayır hayır! .. İstemem
Bana öl de öleyim! .. Sevgini bölüşemem! ..
İnce ince hesaplar riyaziye içinde
Yapılırken, dünyalık işte gördüm ahbabı
İkaz edip bunları birer birer seçinde
Ne tezgâhlar kurulmuş, yazın, kalem erbabı
Boş verin aşkı meşki, büyük oyun var oyun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!