Gaz lambasının titreyen alevindeydik, ceryanlar kesikti
Yer sofrasında, aynı tabağın etrafındaydık, aile daireydi
Haşlanmış suda yüzüyordu, vita yağıyla kavrulmuş yumurta parçaları
Ankara otogarı, mayıs akşamının sinsi ayazı
Bebek yüzlü melek elinde sigara yaklaştı
Gözleri acı yağmuruyla dolu, çakmak istedi, ürkekti
Meşakkat sokağının derin çukurlarından, el ele atlarken
Hüzün mevsiminden habersiz, sevinç aydınlığındaki çocuk koşar
Acının şerbetini tatmadan, hayaller pembe denizde yüzerken
Sevgi yağmurlarından yoksun, umutlarımın
Çöl deryasına bürünmüş, yaşantımın
Her biri ayrı dert yüklenmiş kum tanelerinin
Gözden Irak, Dilden ırak
Kelebeklerin meskeni baharın bahçesinde
Gonca gülün kokusunda yeşerdi yüreğim
Kutuba dönen kalbime
Kara bulutlarla kaplanan gökyüzüme
Yanağımda kuruyan tebessüm çiçeklerine
Kelebeğin ayağındaki dilden
Mimar arının inşa ettiği peteğinden
Ateş üstünde kaynamayan denizden
Sana ulaşamam uzaktasın güneş gibi
Sana sarılamam yakarsın güneş gibi
Sana bakamam ışıksın güneş gibi
Sana doyamam hayatsın güneş gibi
Sensiz üşürüm sıcaksın güneş gibi
Kalem yorgun düştü,
Kağıt ak ve sabırsız
Kelimeler yetersiz
Kıskanır seni
Yakamoz, Deniz, Çiğ damlaları,
Kıskanır seni
Hiç istemeden oldu her şey,
Ben ister miydim sana aşık olmak.
Ne var ki sende!
Beni böyle benden alan.
Nedir ki bende!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!