Bir ölünün mahcup bakışı gibi,
Son defa hicranla bak ellerime.
Yağmurun toprağı yakışı gibi,
Sahtekar gülüşler yak ellerime.
Bir nisan akşamı donsa tan yeri,
Bir ölünün baygın bakışları
Değdiriyor dudaklarını
Gece üstüme üstüme.
Saatleri bağlayınca bir efsun,
Sancıyan bir bebeğin
Eflatun çığlıklarına.
Vuruyorken bir sabah güneş Ağrı dağına,
Konardı tebessümler yarin gül dudağına.
Esen ilk rüzgarıydı yaylanın ılgıt ılgıt,
O dem uyanıyordu,düşten Doğubayazıt
Minareden yükselen sesler sise karıştı,
Bu yükselen ulvi ses Allah’a yalvarıştı.
Karanlık gecelerden çıktım gündüze
Güneşin batışında Yunusu gördüm.
Yokuşlar çöktü bir bir, eriştim düze,
Yolların bitişinde Yunusu gördüm.
Kara dağlar söyleşir geceler boyu
Ne zaman tıkırında gitti ki işim,
Bu sefer ta cennete, çıksın gidişim?
Geceler esrarengiz semalarda bir kuyu
Söyle hangi seherde bölüp geldin uykuyu?
Her gün derki bana hayat
Bir güzeli sevmelisin.
Sevmek güzel duygu fakat
Sevdiğini demelisin.
Aşk içinde gizli kalsa
Bir soluk lamba,
Şampanya rengi tavanda
Bir garip çengel.
Ban en büyük engel
Sevdalı gecelerde ayyuka çıkan
Uykusuzluğum.
Derdimi gördükçe yeşeren tahta,
Karşımda inleyen toprak yığını.
Asırlık ömrümden bir kısa hafta,
Eskiyen takvimler yaprak yığını.
Dirsekler eskittim sıra üstünde
Geceler ne zaman dövse sabahı,
Ufukta bir beyaz bulut görünür.
Bırak mazilerde bırak günahı,
Kırık dalda bile umut görünür.
Feryat sarsa beni bin bir taraftan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!