Mahpus kaldı
Duvarımda gölgen
Düşlerimde hayalin
Yüreğimde aşkın.
Bir hıçkırıktın boğazımda
Kördüğüm oldun.
Sevgiye yolculuk yapmak istersen
En son treni kaçırma sakın
Çabucak bin.
Farkında olmadan kaybeder gideriz
Tüm sevdiklerimizi
Sevdiğimiz şeyleri.
Tanrı yaratmaya karar verdiğinde dünyayı
Tüm güzellikleri
Belli günlere yaymış.
En güzel eserlerini
Tanrı’ca düşünüp
Hep o günlerde ortaya çıkarmış.
Hasretine alıştım, gelme artık istersen,
Bin defa yaktın beni, sevme artık istersen.
Tebessümün kalmadı, gözlerimin önünde,
Gül yüzünü unuttum, gülme artık istersen.
Kar tanesi ellerin okşamıyor yüzümü,
Bunca zaman hasreti çektikten sonra,
Hiç durmadan gözyaşı döktükten sonra,
Gözlerimin o feri söndükten sonra
Beni sevsen ne olur, sevmesen ne olur.
Işığına aşığım, nurunda dönüyorum,
Gün batımlarında
Sensizlik çekilmiyor,
Onun için aklımda tutuyorum seni.
Efkarlıyken bir kadeh
Rakı bile içilmiyor,
Yürüdüğüm yollar ağır geliyor ayaklarıma,
Sensiz geçen her günüm bin ıstırap içimde,
Döner misin bilmem ki ummadığım bir günde
Değerim yok mu benim o güzel gözlerinde
Seni böyle vefasız görmeye alışmadım.
Sen bu gönül bahçemde nadide bahar dalı
Ne zaman bir telefon çalsa
Sen sanırım
Yüreğimi bir telaş alır
Açtığımda telefonu
Duyamazsam sesini
İçimi saran o heyecan
İşlemedi kurşunu, can düşmanımın,
Hançerini geçirdi, dost dediklerim.
Fırtınalar atlattım, tufanlar gördüm
Zehir sundular bana, dost dediklerim.
Kalleş dediğim düşman mertçe savaştı
Bir eski dost gördüm selam vermedi,
Karıncayı gördü de beni görmedi,
Buyur ettim gönlüme ama girmedi,
İnsanlığın kalmamış, batasın dünya.
Alnıma yazılmış böylesi kader,
İzzet Selçuk Cumaoğlu 1953 Kayseri doğumludur. İlk, orta ve liseyi Kırşehir'de okumuştur. Gazi Üniversitesi Elektrik Fakültesini 1978'de bitirmiş, Türk Telekom'da Grup Baş Mühendisi olarak çalışmıştır. Yakalandığı kanser illetine yenik düşerek hayatını kaybetmiştir.