Ters çevirdim; kum saatini
Zaman geriye dökülsün
Dudaklarımdan kelimeler
Avuçlarımdan süzülsün
Kırdım; ibresini
Nasıl başlarsan
Öyle biter, bu can
Tut ateşi, avuçlarında
Ateşi yaktığını san
Durduğun yerdir
Dalgalar, bir başka kabarıyor bugün
Tokatlanır gibi, sahil kayalıkları
Kıyı kumları, biraz daha siniyor içine
Taşımakta zorlanıyor, çıplak ayakları
Tepe ağaçları, erken küsmüş bahara
Şimdiden bırakmış, rüzgara yaprakları
On iki Havariyi etrafına toplayınca masa
Göğe yükselmek üzereydi; ilahi emirle İsa
İşlemekteydi o zaman, İsevi karşıtı yasa
Üçüncü semavi bir kitap olarak indi; incil
Üç yüz yirmi beşte İznik'te tahrip edildi
İnsan bazen şefkat abidesi, sevgi yüküyle dolu
Bazen de fitneyi sarar başına, şaşırır doğru yolu
Birde bakmışsın arsız olmuş, şeytanın sa sağ kolu
Tüm adaptasyonları barındırır, içinde İnsanoğlu
Bütünüyle kromozomlu yapıdır; orijinal genetiği
Çin\'den Avrupa\'ya dek uzanır, İpek Yolu
Dünya ticaretinin en eski büyük kolu
Bu yolda fikirler, inançlar, kervanlar dolu
Tarih kadar ağır, İpek kadar hafif İpek Yolu
Kanlı savaşlara da tanık oldu; İpek Yolu
Irmağında akarım
Kıyılarını süpürür
Taşkınına bent olurum
Sığ sularına sığınır
Serinliğinde donarım
Her yıl olduğu gibi, aylardan Mayıs ve günlerden 1'i
Yine Taksim'in yağmalandığının yapılıyor haberi
Kim bu kaosun mimarı, kim bu maskelilerin yaveri
İşçi değil kutlayan, marjinal taşkınlar İşçi Bayramı'nı
İşçi Bayramı'nda hep çalışır işçi, çıkamaz alanlara
İşçi Ökkeş
Yıllarını verdi; işine
Mahcubiyet duymama adına
Gidemedi; bazen çişine
Ah o müdür yok mu? O müdür
Güneşe şekil verdim; rüyamda
Bir elimde çekiç, diğerinde keski
Apansız uyandım, tık tık seslerine
Gerçek değilmiş, neyse ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!