Ne acımaz talihim var,
Bir yar sevdim, düşe döndü.
Bir umuda bin el attım,
Pervazlanan kuşa döndü.
Akşamlarım şimdi erken,
İlkokula yoksul girdim, var bir tahmin et sonrasını,
Bir deftere bin hu çektim, var tahmin et sonrasını
Çantam çimento torbası, önlük komşu hatırası,
Pancar dolu sefertası, var tahmin et sonrasını.
Aşkını gözyaşlarımla suladım, acılarımla salladım,
Ninnilerimle avuttum akşam rüzgarlarında,
Yatırdım erguvanlara
Denizin kana boyandığı saatlerde,
Emanet edemedim bir gözümden obir gözüme,
Yıldızlardan bekçiler diktim
Bir yağmur bekliyorum,
Bizi elele yakalayan o ışıltılı yağmur gibi bir yağmur,
Bekliyorum ki; yine ıslatsın bizi sırılsıklam,
Sarı saçlarını arlın teller gibi yapıştırsın yüzüne,
Süzülsün kaşlarının uçlarından yanaklarına,
Islansın gül yaprakları gibi kıvrılmış dudakların,
Ömrünün fazlası boşa gittiyse
Kalan da boş yere gidesi olur.
Ekme rüzgarları kutsal tarlaya;
Bakarsın fırtına bitesi olur.
Alanlar öderler kılı kılına,
Nasıl da çarçabuk geçip gidiyor zaman,
Yoksa düş falan mıydı?
Bilemiyorum ki bileyim,
Daha birkaç dakika önce burada olduğun,
Denize baktığın şu korkulupa dayanarak,
Bu çiseleyen yağmur altında
Ver bana o tatlı uykularını,
Benim ne uykum var ne de düşlerim.
Ver bana ruhunu, duygularını,
Belki yaşamaya yine başlarım.
Yatağım ateşti, yastığım diken,
Sevince öyle sev ki; ruhun gelsin amana,
Yüreğin dudağında inim inim inlesin.
Etin, derin, kemiğin dönsün yanan külhana,
Kanın damarlarında sel gibi ipildesin.
Sanasın ip boynunda, zincir var ellerinde,
Bir çocuk kadar mutlu olabilsem bir gün, ne var?
Ne var, esmese başımda bu karasevdanın rüzgarı?
Boşalsa damardan akan kan gibi acılarım,
Şuraya-buraya savrulup gitse açmazım,
Ağlayanla ağlamasam, gülenle gülmesem,
Ne var, büyük karasevdanın altında
Otlara en büyük önemi veren,
Koca ormanları yakan da biziz.
Bir taş devirene kızıp köpüren,
Kalkıp binaları yıkan da biziz.
Hükümler veririz incelemeyip,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!