İçimdeki seni
bir görsen,
sen…
Sende erir ben olurum;
ben sende
dem olur,
Öylece tut ellerimi…
git/me
kal.
Kāl geliyor ama dilim la’l!
Gözlerime bak
an
kokunun olmadığı odalar
sessiz çığlıklarına sarmalanış
enjekte ediyor kendine varlığını
aralanırken kapı
yağlanmamış menteşesi
düş kırığı
bir gülüş
can kenarı olsun
günebakan çiçeklerini seyreden
dîlimin yeri
tek perdelik bir oyun
oyun içinde
–duyun–
oyun
oyun beğler oyun
birbirinizin altını oyun
anılar kırık dökük
bir tebessüm çizik taşıyor
kanıyor
anıyor
yanıyor
Aylardan Cemâziyelâhir.
Yıl 1410
takvim yaprağı 23 gösteriyor!
Esmer günler düşer Bakū’ye.
Gönlüm düşer
hatırlamıyorum
kaç sözlük kullandığımı
en irisinden bir
kelimeye ilişir
bakışlarım
Gözlerin diyorsun
Yüreğim ağlıyor ondandır hüznü
Nemi kurumamış
nazarımın
Ötesi Leylâ
Yani sen
Kısa yol hikâyesidir bizimkisi.
Kırıkları olmasa gönlün,
ağırlığında yükün,
odunları oda taşırken
eğrisine tamah niye?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!