Çadır tutsam Çukurova düzüne
Rastlarmıyım şu dilberin izine
Mevlanın çektiği ela gözüne
Neden sürme çeken sen Yörük kızı
Gönül verilir mi evli geline
Geçti ömrümün baharı
Tırmanıyor kışa doğru
İçimdeki dertler taştı
Vuruyorlar dışa doğru
Gerçek oldu önseziler
Gözüme kestiği için
Gidiyorum düşe kalka
Aklımın estiği için
Gidiyorum düşe kalka
Yollar çukur,yollar eğri
Dertli başımı almışım avuçlarımın arasında
Düşünüyor düşünüyor düşünüyorum
Hayat bir nefeslik bir an şunun şurasında
Bir daha alabilirmiyim diye düşünüyorum
Biten sigaramla sigaramı tekrar yakarım
Rengine bakıpta kirli el sanma
Gördüğün kir değil terin den gelir
Titrediğine bakıp sakın aldanma
Onun sıkıntısı serin den gelir
Birbirine uymaz parmağın beşi
Düşünmezdim bıyığımı yiyeceğimini
Kendime ben kimim diyeceğimi
Yarını,bu günü,geleceğimi
Oturup düşündüm gece boyunca
Neredeyse artık sabah olacak
Sen nazlı nazlı dalgalan şanlı bayrağım
Senin rüzgarınla coşsun Kızılırmağım
Hürriyeti doya doya tatsın kutsal toprağım
Ben seninle var oldum,seninle güleceğim
Sana renk veren o kan ne asil bir kan
Kimisine figan,kimine bayram
İster Şeker olsun,isterse Kurban
Yüreğine sızı düştüğü zaman
Gözün bir dost arar bayram günleri
Hasmın bile gelse atan içine
Kırık kalp parçası mahşere gider
Bakalım yaradan orada ne der
Seninle barışmak ne fayda eder
Kendi kaderime bile küsmüşüm
Aklımı boşuna yorsam ne olur
Boşa kürek çekmekten yorulmadı
İnci di,üzül dü yinede darılmadı
Anamdan başka kimse sarılmadı
Bari sen bana sarıl beyaz kefenim
Nasıldır görmedim şefkatin tadı
küstürse de gönlünü kırsa da kalbini
barış barış barış
hiçe saysa da kıymetini
altın yere düşse ne olur ki
ne olursa olsun kahretme
Mevlana demiş yüz kere tövbe etsen de
özüne dön kendini maffetme
barış barış barış
yarışacaksan barışmakta yarış
o etmiş ...
küstürse de gönlünü kırsa da kalbini
barış barış barış
hiçe saysa da kıymetini
altın yere düşse ne olur ki
ne olursa olsun kahretme
Mevlana demiş yüz kere tövbe etsen de
özüne dön kendini maffetme
barış barış barış
yarışacaksan barışmakta yarış
o etmiş ...