Sen gölün adamı, ben denizin
Zoyle gibi kirletme suyu
Temizleyemezsin
Sen yığınsın
Kalabalık ve de modern
Yürüyorum...basamaklarını sayıp gökyüzünün
Renk renk,koku koku; varlıklar nöbette
Biliyorum saklandığını bir yerlerde düşünün
Sevda,ayrılık ve sen; kayıp değilsiniz elbette
Gidiyorsun
Avuçlarımda bıraktığın yeni acı
Kavuruyor topuklarında
Gitmek üzere olan bir sevgili var
Sen giderken
Bütün aşklar senden sonra başladı
Daha on yedisinde gülümserken ruhumun bakir dehlizleri
Kokuların afif yankılarını öğretti
Yokluğun...
Var mıydı ruhun
Soluyorum seni, nafile bir çaba...
Ne açılır ne kapanır düşlerde
Ağlama!
Bu aralar kendime paralelim
Geziyorum içinde damarlarımın
Ne varsa hissediyorum aşka dair
Geçmişte bir günde ılık bir kan üzerinde
Bir sigarayla yakıyorum bir başka sigarayı
Daha yanmadın mı
Daha boşalmadı mı tüm yağmurlar
Daha sönmedi mi lavın kör ettiği
Ben uçurtmayım
Sen uçurtma...
Ne biçim bu aşksa bu,
Yenildik hep rüzgara
Tan vurdu, şafak vurdu ve gece
Sessizlik çöktü senin unutulduğun yere
Kimse neden en lezzetilisi benim, bilmez!
Zor kırılmanın da zorluğu neymiş ki...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!