Gece bir ayaz çökerdi asrın mezarlığına,
Biz çalı toplardık ölü nefesinden dem vurmuş çalıları
Soğuğun kardeş saydığı kırmızıya kesmiş ellerimizle
Mısra dökerdik sahipsiz her birine
Dimağımızda taze kahve çekirdeği, dökerdik kederimizi
Hatırlat bana
Dün neydi, hangi kalemle okşuyordum
Şiirin tenini,
Hatırlat bana
Bir rakam gibi eğik,
Ne cümle ne fikir ne hurafe ne dem bu dem
Geçti varlık güneşi mahlukatın özünden
"İşte benim işlevim bir çalınınkiyle aynı"
Hayyam kadar gerçeğim, "O" kadar yalan
Belki bir gün hayatta
Kalmaz sana dair hiçbir şey
Gözünle görmez, kulağınla duymazsın
Elinle dokunmaz,
Yani sevmezsin zerre ciğerinle
Kapatırsın bütün arşivlerini dosta düşmana
Bütün çocuklar aynıdır aslında...
Hepsi bilye gözlü, topaç burunlu...
Hepsi ter kokar, hepsi acıkır...
Hepsi oyun düşler yatağında...
Bütün Çocuklar aynıdır aslında
Mavi kundakta bebekler ölür
Her aguda elverişsiz bir akşam
Gökyüzünde Bethoven ölür
İstanbul titrer, titrer ne yapsam
Aslını devşir bu yolun
Yaratılmış ağacın gölgesi
Altında bürüncek giyen eksiketek kadınlar...
Kadınlar sebepsiz yere serilmiş bedenlerine
Sebepsiz aşkı koymuşlar dallara
Meyvesine aşk...
Bugün varsın yarın yoksun
Kim derki seni bildi seni seçti
Altı üstü bir çarklı kulsun
Boyun bir yetmiş
Ayakların kırk
Kurulur bütün insanlar yamacına gölgenin
Bitirir sevdayı acı çekişler arasında
Ruhum...
Ve bir soru sorulur
Bütün soruların cevabi
Bir sorudur aslında
Geceler gündüze, gündüzler geceye vurup durur,
Saat kaç...
Kaç ölümlü zaman yeni yeni yeşerir,
Gece fani midir muhakkak...
..............................................................
Her bacadan bir ruh fışkırır gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!