soğuk bir kış akşamı Sarayburnu’nda
nefesimizde alkol kokusu
içimizde korkusuz bir sevda
ve deli dolu umursamazlık
az önce kör Agop’un orada
vurduk rakı şişesini dibinden
Şimdi gökyüzü alev alev
yanıp tutuşmada yıldızlar
çiçekler kor kırmızı
ellerim kollarım yok
gözlerim rehin yangınlarda
vur gitsin kendini
Sevmiyor bizi zaman kendince akıp gidiyor
durmadan izlerimizi siliyor dört dönen bu dünyadan
hayat şimdi nazlı bir çiçek yüreğimiz eski bir bahçe
doğduk yaşıyoruz işte gitti giden günler
sorma kendine ne kadar çok mu mutlu oldum
düşünme artık çok mu güzel yaşadım
Bakıyorum ya gökyüzüne bulutlar geçiyor üzerimden
bir asi rüzgârın sürüklediği beyaz bulutlar
birden bir ışık vuruyor yüzüme içim aydınlanıyor
yüreğim ısınıyor aklıma geliyorsun bunu hiç istemiyorum
istemediğimi düşünerek kendimi kandırsam da
bu bir refleks sanki hiçbir zaman önleyemediğim
Dönüp dolaşıp aklıma geliyor
Alanya Datça Kaş Bodrum
her nereye düştüyse yolum
nerede bir izim kaldıysa
batıp çıkıyorum eski sevdalara
kör bir kazma ile kazıp duruyorum
Zor bulunmuş bir sabahın
aşınmış sancılı bakışlarında
acemi bir çiy düştü elime
oysa diğer elimde atıyordu
öksüz kalmış yüreğim
ah öksüz yüreğimden kime ne
Karma karışık hayallerin içinde kaybolup gidersin
birer birer geçer gözlerinin önünden yaşadıkların
birer birer geçer olmayacak umutların imkânsız arzuların
bir kor düşer yüreğine için için yanarsın kül olursun
kayıp düşler gibi uçar gidersin küllerin nereye
kimin umurunda olur bu değersiz canın
Ne kadar anlamsız artık
uzaklarda kalan belirsiz bir suret
yarım sevdaya adanmış bir hayat
herkesten saklanan umarsız hayaller
kendine bile küskün bir yürek
yitiklere karışan acılı yıllar
Kuru bir sessizlik içinde başlar akşamlar
karanlıklara düşer geceler kimse görmez
bir bir çıkar yıldızların foyası usulca yapışır üstüme
sarılırım anıların çoban aldatan kuşlarına
zincirlenmiş hüzünlerim isyanlara karışır
dilim yine ağzımda hükümsüz bir mahpus
Pencerem fırtınalara isyan eden bir asi buluta açılırken
saksılarda ayrılıklara solacak
mor menekşeler çiçekleniyordu
renklere küskün simsiyah bir sığırcık sürüsü
gökyüzünü kaplayan büyüleyici bir dansın içinde
kaçak hayatları kutsuyordu kendinden geçercesine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!