çiçek tohumlarım vardı
toprak yoktu
ne yana baksam çöl
ve bulutlar yoktu
çiçek tohumlarım vardı
iflah olmaz şu terk edip gitme arzusu
yok mu insanın içindeki şu garip yabancı
kalbe inen yumruk darbeleri ile kanlanan gözlerdeki
çaresizce yanan pişmanlık ateşi
ve aşkın, bir türlü silinemeyen o son bakışı
kördüm
kördüğüm yolara düştüm
bir güneşin peşinden koşuyorum sandım
defalarca çakılınca yerlere
dolanınca karanlık ayaklarıma
kırık dökük kalbimi toplamaya çalıştım
soğuk kış akşamlarında
beyaz karlar altında
kanlı can pazarında
biz kaybettik
özgür ülkenin tutsakları
ve biz, çöldeki kum taneleri
bu sabah anılar düşmüş peşime
hangi yaşanmışlığa baksam benim, diyemiyorum
mutlulukların özlemi, gözyaşının acısı
hangisini tatsam nefes alamıyorum
kaybedeceğini bildiği halde
tutkularına oynamış kumarbaz gibiyim
kaybetmekten korktuğu her şeyi
acımasızca kaybeden biri
artık neyi kaybetmekten korkar ki
hadi söyleyin gün battıkça uzayan gölgeler aşkına
güneşten nefret eden biri
onu kaybettim
hem de kalbimde
akdeniz kadar yüreğim var
dalsam da çıkaramam artık
öylesine derinlerde
yoklukla varlığın karıştığı yerde
fotoğraflarla konuşurmuş insan
bir sır gibi saklanan her şeyi
o donuk bakışlara ve o sahte yüzlere anlatırmış
cevapsız kalacakmış sorular
fotoğraflar hiç konuşmayacaklarmış
kimin umurunda eller bomboş
basamaklar
basamaklar
basamaklar
yorgun, ihtiyar merdivenin
basamakları
gıcırdayan, çatırdayan
gözlerimizi kapasak
ve bir başka dünyada uyansak ya
hayat akıp giderken
iki bakış arası zamanı durdursak ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!