Çöl kumlarının arasında yuvarlanan,
Yollarda usanmadan Allah’ ı anlatan,
Kutsal beldelerde imanını artıran,
Dizlerinin bağını bir bir çözen,
Sayı ve kemiyeti gözler önüne sermeyen,
Ufukta parlayan güneş gibi bir çilekeş…
Çayırlar ağladı ve üşüdü,
Kırlangıçlar yuvalarında dondu,
Serçeler ağzı açık kaldı,
Kızıllığın ortasında kaybolan bulutlar,
Tek tek hizaya girmiş sıradağlar,
Bacalardan göklere yükselen,
Yol, benim can yoldaşım,
Onunla koşarım, onunla coşarım,
Ona şiirler okur, türküler söylerim,
Ben, onunla düşünmeye başlarım,
O, yalan söylemez bazen ağlar ve güler.
Yokuşlar yolumdur, inişler çilemdir,
Çamların ve çakıl taşlarının misafirperverliği,
Dinlendim Tepesinde, bizi sıcak karşıladı.
Sıcak; ışıl ışıl göklere uzanıyor,
Koyunlar, gölgelikleri boydan boya kiralamış,
Kuzular; cirit atıyor, analarının yanında.
Günlerden Çarşamba, yine gece yarısı,
Etraf karanlık ve ıssız, içerde lamba sarısı.
Konuşmak yok, caddeler, sokaklar bomboş,
Bu karanlıkta tefekkürle gezmek ne de hoş…
Tek başına kalmak ve çalışmak var odada,
Kar yolları kesti,
Dağların yüzü buz kesti,
Buzlarsa suları bastı,
Ayaz dağlarında…
Gurbetlik ölümden beter,
Allah ve Resulün’ den sonra,
Çilelilerin en çilelisi,
Sevgililerin en sevgilisi,
Şefkatlilerin en şefkatlisi,
Ciğerlilerin en ciğerlisi…
Ayaklarımın altı alnımdır;
Alnımsa topraklara yapışılı.
Bir secde; bin ahtan kurtarır,
Bir kıyam; şaha kaldırır,
Köhneleşmiş hayatta uyuyan insanı.
Baharın kokusu çoktan geldi,
Beyazlara büründü ağaçlar,
Yemyeşil oldu yapraklar,
Otlar, diz boyu yürümeye başladı,
Bahçelerde, kırlarda, dağlarda…
Benim, ay yüzlü güzelim;
Ay benimle, yüzünle beraber,
Sen çok uzağımdasın,
Hilale bakıyorum,
Gözlerini görüyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!