Yol uzanır, kol kol dağlara,
Kollarsa büyüktür, kanunlarda,
Bir kalbim var, bir de başım,
Sürünerek bulutlara değiyor nâşım…
Bu dünyada, çiçek olup açamazsınız,
An gelir, durulur sular,
An gelir, rüzgâr susar,
Dumanlı dağların tepesinde.
An gelir, sevgi çiçekleri açar,
Adam boyu kar kürtüklerinde…
Ay! Ne kadar da sevecen ve parlaksın,
Bakışların masum, yakıcı!
Geceler seninle coşuyor,
Karanlıklardan sıyrılarak…
Senin nurunla aydınlanıyor,
Benim ay yüzlü güzelim!
Ay; benimle, yüzünle,
Sen çok uzağımdasın…
Hilale bakıyorum,
Gözlerini görüyorum…
Kitaplar bayrağım olsun,
Yazılarda onun manevi ruhu,
Damarlarım o ruhun çeşmesi,
Akıl da o çeşmenin bekçisi olsun.
Kısacık ömrümde ölüm, durağım olsun,
Ayrılık, ölümden daha zor bana,
Herkesin dağılıp da;
Benim, tek başıma kaldığım zamanda.
Ayrılık, köyümü unutturdu, kentimi de,
Ya o bağrı yanık insanlardan ayrı kalışım,
Beni, çölde serap avına saldı…
Kız çocuklarını, diri diri toprağa gömmek adetti,
Bunların amacı, şüphesiz nesli yok etmekti.
Zina ve fuhuştan kadınlar bezdirilişti,
Bir hayvan gibi, belde belde gezdirilmişti.
Güzellikleri ve beyazlıkları içinde barındıran,
Soğukla kardeş olup, onunla dolaşan…
Yüksekleri ve ormanları seven beyazlık!
Her kış ormanlarımı, gelin gibi süslersin,
Her ağaç; senin gelinliklerinle süslenir,
Dünyaya güzelliklerini sunar…
Hiçbir kimseye yalaklık, yalakalık etmeyen,
Hiçbir zaman; oyunlara oyun olmayan,
Kızı alıp, papazı yere çalmayan,
Dedi kodu, klüplerinde sabahlamayan,
Yalancı sözcüklere yapışıp,
Başkalarının yüzüne apışmayan,
Bir ağaç ki, çok yaşlı uzanır tâ gerilere,
Öyle duygu yüklü ki, her yaprağından bir ses çıkar,
Allah adını duyurmak için, bütün deryaya akar,
Önünde engel koyacak yoktur, gider ilerilere…
Zaman su misali aktıkça, ağaç devleşiyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!