Ne zaman bir çan sesi duysam
Bir sokağın köşesinde,
Kapıların ardında yükselen engizisyon
Çığlıkları çınlar kulaklarımda
Nerde el ele göz göze bir çift görsem
İçimde bu buruk acı neden,
Nerde bir çocuk görsem annesinin kucağında
Ya da eline tutunmuş, gözlerimde bu yaş neden,
Ay doğar gecenin karanlığına
AAkşam olduğunda
Argın yorgun uzanıp yatağına
Şöyle deliksiz uyuyabiliyorsan
Sarılıp pembe hayallere
Yudumlarken bir yaz akşamı
Semaverden tavşan kanı çayımızı
Gaz lambasının titreyen ışığında
Sohbetimiz giderek koyulaşmıştı
Biliyorduk ikimizde sohbet bahaneydi
Maksadımız aynı nefesi tatmaktı.
Tarih hüzün kokar, yoktur insani ahlakı
Kan üstüne kurulur zalimlerin saltanatı
Nasılda körü körüne, safça inandırıldık
Şehvet, acı, kin ve kan kokan masallara,
Vaat edilen bin bir zevk ve safa uğruna
Döktükçe doymaz olmuştu ya insanlık,
Ah insanoğlu ah!
Yalanlar üstüne kurulu bir dünya
Her lafın altı üstü bin bir yalan
Doğruluk abidesi hepsi güya
Beyaz, gri, pembe, mavi
Yalan günahlardan en günah.
Gitme ne olur yanımda kal bu gece
Bırakma beni yalnızlığımla baş başa
İster şakırdasın hepten dillerin
İster öylesine otur karşımda sessizce
Bir ömür böyle baş başa geçsin
Kanma derdi babam sakın kimseye
Yem atarlar alet etmek için emellerine
Sonunda senin yorulduğun yanına kalır
Bölüşür onlar aralarında bütün pastayı
Sana kalansa yutmaktır paslı zokayı.
Ne zor bu kadar yakınken,
Koşup sana gelememek
Yüzüne, yüzümü sürememek
Örüp saçlarını büklüm büklüm
Gamzelerinden öpememek
Alıp avuçlarıma narin ellerini
ANALAR DOĞRU SÖYLÜYOR DA
ENTEL FAHİŞELERDE İŞBİRLİKÇİLERDE SORUN
ŞEHİTSİN VATANI KORUDUN DE DAĞLARDA KIRDIR PLAKETLER VER KALANLARA ÖDÜL VER
SONRA PARDON
SAYGILARIMLA
ANALAR DOĞRU SÖYLÜYOR DA
ENTEL FAHİŞELERDE İŞBİRLİKÇİLERDE SORUN
ŞEHİTSİN VATANI KORUDUN DE DAĞLARDA KIRDIR PLAKETLER VER KALANLARA ÖDÜL VER
SONRA PARDON
SAYGILARIMLA