Sıska bir adam vardı
Terk edilmiş bir bedenin içinde yaşayan
Kendini bir tutam umuda bağlayan
Sıskaydı
Umudu da sıska!
Bıraksa kendini her şeyi kaybedecek gibi
SİVA
En çok nerelerden uzaklaşıyorum
Biliyor musun Siva?
Zorunda olsam dahi
Bana iyi gelmeyeceğini hissetiğim
SİYAH PARKALI ADAM
Sırtında maviye çalan solmuş bir çanta vardı
Yürüyordu kalabalık şehrin kaldırımlarında
Bir elinde yosun tutmuş sigarası
Diğer elindeyse tüm düzene el kaldırıp dur demiş
Siyah parkası üstünde
SOKAK
Bir puslu sonbahar günüydü uğradın sokağıma.
Gün batmaya yüz tutmuşken aniden yıllardır hiç yanmayan sokağın lambaları yanmaya başladı.
Hafif bir iç çekişle durup düşündü o sokak
Dedi ki bu yanmayan karanlık sokağa aydınlık olan senmişsin
Kaldırımlarda tüten özlem sen!
Otlar canlı
Ağaçlardaki yapraklar heyecanlı
Sonbahar geliyordu
Şaşırdım kaldım
Bu heyecan bu canlılık nedendi
Oturduğum otlar üstüne
"Soysuz"
Bir soysuzla tanıştım bundan çeyrek asır önce
Ne güldüğü belliydi ne ağladığı
Beni ağlayarak karşıladı.
Adımı fısıldadılar bilmem hangi yabancı!
Anneme yük olmuşum, doğumda kuru sancı!
SUİSTİMAL
Ben incitemem kimseleri
Kırsalar kanatlarımı
İntikam nedir bilmem
Taşlasalar beni
Aman, sebep dilemem
TANRIM
İcimde hercai düşünceler
Kaç sapaktır girip çıkarım ey tanrım
Sanırım ben bilinmezim
Bulunmaz izim
Haklanmaz sözüm
Gözleri, bir kurşunu ateşleyen iğne ucu
Misali
Ölümcül
Ya da yaralı bırakan
Bakışları, bütün halkların haykırışını anlatan
Ne yani bir el mi tutmalı
Yükselmesi için bahtımın göklere
Ben ki açmadım yeryüzünde
Yağan yağmura elimi
İçtim kuyudan kova ile çektiğim
Gökyüzünün terli nemini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!