Yüreğimin her atışında bilirim ki sen ordasın. Aksi olsaydı çarpmazdı kalbim ve en güzele minnet eylerim yüreğini yüreğime nasip ettiği için...
Sen, yürek sızım, göz yaşlarımda sakladığım, adını haykıramadığım bir sevdasın işte. Sensizliğe sürgün bu şehirde, karanlık gecelere isyan edip, gözümü kırpmadan sabahladığım hasretimsin...
Sen, rabbime el açıp, dualarıma kattığım, dilimden düşürmediğim aminimsin. Nasip derim nasibimin vaktini beklerim. Kâh şiir olursun kalemimde kâh şarkı, türkü olursun.
Sen o satırlara ne kadar güzel yakışıyorsun...
O, uzun gecelerin sonunda, yüreğimin çırpınışıyla isyan ediyorum, yeni doğan sabaha.
Ey benim ahu gözlerine, papatya kokulu yüreğine tutsak kaldığım kadın..!
Karanlık gecelerine yıldız olayım canımın içi
gökten bir bir düşüp yüreğine dolayım
rüyalarına can, yar olayım papatyam...
Yine sen düştün yaşlı gözlerime
Katran karası kör gecelerde
Aklım ziyandı yağdın düşlerime
Sensizlikmiş meğer ölümün adı
Gitme desem kalırmısın kalbimde
Sen benim çaresizliğim
Yıllar süren özlemimsin
Sensin aşka susuzluğum
Değişmeyen kaderimsin
Sevmedim hiç tövbeler olsun
Adı üstünde, papatya masalı gibi bir sevda yaşamış papatya prensesi ve prens.
İkisi de çok mutlularmış prensesini gördüğünde bir başka çarpıyormuş yüreği prensin.
Tabi ki prenses de aynı duyguları yaşıyormuş bir birlerini gördüklerinde bir başka parlıyormuş gözleri.
Prensin kömür karası çocuk gözleri, prensesinin kahve koyusu ahu gözlerinde tutsak kalıyormuş her defasında.Aradan günler, aylar geçmiş prens hep yanında görmek istiyormuş sevdiğini, öyle sevmiş ki, papatyasını onsuz yapamaz olmuş lakin, prensin sevgisi bunaltmış prensesi,çünkü aralarına mesafe koymayı becerememiş prens, bu da prensesin çok sevdiği prensinden kaçmasına, uzaklaşmasına sebep olmuş, benim sevdiğim prens bu olamaz, artık benim olduğum kırlara gelme, sadece yüreğinde sev ve orada sakla beni çok korkuyorum başka çiçeklerin diline düşürme beni demiş prenses.
Prens çaresiz içine gömmüş acılarını, gözyaşlarını zehir gibi akıtmış yüreğine, günlerce, geceler boyu ağlamış prensesinin yokluğunda. Aradan günler geçmiş prens çok bunalmış prensesinin yokluğu onu kahretmiş. Bir gün kırlara çıkmış prens tepe bayır dolaşmaya başlamış, prensesini görememek, onun güzel sesini duyamamak hayata küstürmüş nefes alamaz olmuş prens. bir dağın yamacında papatyaların olduğu yerden geçerken, bir papatya seslenmiş prensim prensim diyerek ağlamaklı, prens ne görsün bütün papatyalar başlarını öne eğmiş ağlıyorlar. Ne oldu size böyle sevdiğim papatyalarım demiş prens. İçlerinden bir tanesi prensesimiz çok üzgün, her gün ağlıyor bizim yanımıza da gelmiyor ne olur prensim, onun yüzünü güldür, yüreğini sevginle doldur ki! yine aramıza gelsin, prensesimiz mutlu olursa bizde mutlu oluruz, ne olur onun kahve koyusu gözlerinden yaş akmasın, o güzel gözlerden mutluluk ışıkları saçılsın demiş papatya. İşte o an, prensin kömür karası çocuk gözlerinden yaşlar süzülmüş, size söz veriyorum, prensesinizi bir daha üzmeyeceğim, onu başıma taç, yüreğime sultan yapacağım demiş prens. Papatyaların arasına eğilerek, tek tek silmiş gözyaşlarını ve hepsinin yaprağından öpmüş okşamış papatyaların.
Size prensesinizi geri getireceğim söz veriyorum, yine eskisi gibi mutlu olacaksınız, başınız dik, gözleriniz yine ışık saçacak eskisi gibi demiş prens. Prensesiniz benim helalim, benim kadınım o benim yüreğimin tek sahibi, onu tanıdığımdan beri, kimse dokunmadı yüreğime, kimse tenime değmedi, benim sol yanımda sadece papatyam var demiş prens. Şimdi kaldırın başlarınızı, size böyle üzgün durmak yakışmıyor siz asil papatyasınız, artık gözlerinizden mutluluk ışıkları saçılsın demiş prens. Papatyalar hep birlikte kaldırmışlar başlarını, gözleri bir başka ışıldamış, biz seni çok seviyoruz prensimiz, sakın prensesimizi bir daha üzme demişler. Prens yaşadığı acılarla daha bir olgunlaşmış artık. Prensese olan sevgisini yüreğinde saklayacağına, onu ömrünün sonuna kadar bekleyeceğine söz vermiş papatyalara. Ben sizi ve prensesinizi çok seviyorum, siz olmazsanız bende yaşayamam ölürüm demiş prens. Prens papatyalar ile vedalaşıp ayrılmış kırlardan, artık prensesi ne zaman görmek isterse, ne zaman sesini duymak isteyip ararsa o zaman görecek, konuşacakmış papatyasıyla söz vermiş ona.
Ağlaya ağlaya geldik dünya ya
Tez ulaştı muştu konu komşuya
Çocuktuk büyüdük daldık rüya ya
Salayla bitecek bir gün ömrümüz
Ezan sesi üflediler ad ile
Aşık oldum gız ben sana
Bir kerecik bakmayı nan
Ateş böceği misin sen
Aklım aldın sen başım dan
Salla yarim haydi salla
Sana doymamışken sevgilim daha
Bırakıp gitmenin sırasımıydı
Dün gece elinden içtiğim meyler
Sunduğun ayrılık şarabımıydı
Anladım sensizlik ölüm müş meğer
Helâl olsun sana hakkım
Karaymış ah benim bahtım
Kalmasın yar bende aklın
Sana nasıl bekle derim yar
Beni senden ayırdılar
Avuçlarım da sana topladığım, Dualarımın tek aminisin sen. Özlemim sen sin sana susuz luğum, Alnıma yazılan kaderim sin sen...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!