Sen gidince ağladığım doğrudur
Yokluğun ah yüreğimi kavurur
Ayrılık acısı söyle zormu dur
Hasretin den küle dönen har benim
Ömrümün son deminde sevdim seni
Açtın kalbimde bir papatya gibi
Öyle mutluydum ben öyle serseri
Neden ayrıldık biz ağladık neden
Şimdi iki yabancı divane olduk
Benim kadar sev demedim ki sana
Bir tebessüm yeter di sevdiğim
Seviyor gibi yapsaydın mesela
İnan hiç kırılmaz dı yüreğim
N' olur uzat o narin ellerini
İnsan ana rahmine düştüğünde yazılır kaderi. Ben mayısta doğmuşum, rabbim öyle yazmış ve ben sevinçlerimi de hüzünlerimi de mayıs ile haziran da yaşadım. Henüz 18' in de delikanlıydım, annemin kara oğlu, ortancasıydım sevgisine doyamadığım. Seksen dört yılının Haziran Yirmi dokuzuydu, melek olup aramizdan ayrıldığında. Aradan yıllar geçti yine bir haziran, Çakır dedem yürüdü hakka, bize hem dedeydi, hem baba. Rabbimin yazgısına boynumuz kıl dan incedir bizim, en kötü günde, şükredenlerden eyledi bizleri. Evin diregidir baba, koca bir dağdır yaslandığın, onun yokluğunu ancak öldüğün de anlarsın. Mayıs' tı kardeşlerimi ve beni yetim bıraktığın da. Nurlar içinde yat parlak, mekanın cennet, kabrin nurla dolsun babam. Dedim ya Mayıs ve Haziran, benim kader diye alnıma yazılan. Benim ve kardeşlerimin pamuk prensesi anneannem Fadime molla, o bizim hem anamız dı hem ninemiz, yemez içmez bizim için harcardı bütün servetini. Sıcak bir Haziran günüydü, melekler gibi kanatlanıp hakka yürüdüğün de. Artık son demiştim Haziranlar beni üzmeyecek, gözlerimden yaş akmayacak, daha kimi alacaksın benden Haziran. Rabbim hep Haziran da yazmış kederlerimi. Allahım sana sığınıyorum, dualarıma kattığım aminlerimi duy, bu son olsun, canımın canını da aldın bir Haziran gecesi, ben yanında olamadım. İlk defa nefret ettim kendim den, can olduğum ve canımdan çok sevdiğin birinin yanında değildim. Başını omzuma yaslayıp teselli edemedim, sen dedim sen, ne işe yararsın be adam...
Oysa ki..!
Ben koca bir dağdım, sen göğümdeki karım. Hadi gel, yasla başını omuzlarıma, ben yamacına sığınacağın koca bir dağım...
Ey yar..! Gözlerinin kahvesinde tutsak kaldığım, yüreğinin kuytusunda can olduğum kadın... Bugün dört Kasım günlerden pazar, yüreğimle beynimin savaştığı bir gün. O kadar gel gitler yaşadım bilemezsin bilemezsin, sensiz geçen her gün benim için sürgün bir cehennem. Oysa seninle ne kadar mutluyduk, o güzel günleri cehenneme çevirdiler, gözlerimizden yaşlar aktı yüreklerimize düştü kor... Akşamın karanlığı çökmekte hücrelerime Aklımda yine sen varsın ve bakmaya doyamadığım güzel gözlerin.
Nasılsın demeyeli hayli zaman oldu sana o kahve koyusu gözlerinden öpmeyeli Alnının ortasına bir buse kondurmayalı çok zaman oldu. Nasılsın? bir tanem, nasılsın?
Geceler boyu ağladım sensizliğime Artık ben eski ben değilim cantanem Sevgiyle baktığın gözlerimden eser kalmadı Yüreğimse ha durdu ha duracak bir gün...
Dönüp bakmaya,korktum ardıma,
Neçabuk geçiverdi,yıllar apansızın.
Yüzüme çizgiler,saçlarıma aklar doluştu,
Bir solukta geçiverdi,gençlik yıllarım.
Yaş otuzbeş,yolun yarısı değilmiş,
Gecenin içinden,kulaklarıma,
Sessizce geliyor,müziğin sesi.
O'aşkın şahidi,çalıyor şimdi,
Aklıma geliyor,düğün gecesi.
Güneşin batışı,o'gözlerinde,
Ben bir garip yolcuyum, dünya handır baki
Gelip geçeriz herkes gibi, ölümlü bir fani
Adem ile Havvadan olduk, topraktır hamurumuz
Ne çileler gördük, topraktadır huzurumuz.
Sanma bu aşık sevmedi, duymaz sesini
Kardeşin,kardeşi vurduğu yıllardı
Analar,babalar günbe gün ağlardı
Bir tarafta kominist düşünce
Ben,efeler diyarı,Aydın'lıyım,
Tarlada pamuk suladım,erik topladım.
Gocunmadım,amele oldum,çapa yaptım,
Yeri geldi,fabrikanın tozunu yuttum.
Ben,para için şerefimi satmadım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!