Ben para verip kitap okuyanları anlamıyorum. Hele hergün sigaraya para verip ayda bir kere de olsa kitap okuma için para vermeyenleri hiç, hiç mi hiç. Abiler kütüphaneler bomboş. Binlerce kitap önünüzde. İstediğiniz, ilgilendiğiniz her kitap. Üye olun. 15 günde bir uğrayın, takılın. Giderken kitabınızı alın, para vermeyin. Elinizde var olan kitapları da hediye edin. İnsanlara hizmete sunun. Bilhassa bunu kütüphaneler haftasında size hatırlatayım dedim. Kütüphaneler bir yetimden farksız. İlgi, alaka, şefkat bekliyor sizden.
Şu an KdZ Ereğli Halk Kütüphanesindeyim. Ne güzel bu vakit kitaplarlayım. Günlük gazetelere baktım. Kitap için genelde masalara bakarım. Ve tarih merakım vardır... Gözüme H. Rider Haggar' dan - SULTAN SELAHADDİN Doğunun Hükümdarı -Kitabı takıldı ilk. Kendi kendime bu kitabı alayım dedim daha sayfalarını hiç çevirmeden. Gazete faslı bitince de kitabın sayfalarını çevirdim, elin oğlu bakalım ne yazmış kahramanım Selahaddin Eyyübi hakkında diyerek. Tabi iyi şeyler yazacak değil ya... Giriş kısmında bir masal uydurmuş... Selahaddin rüyada ve kaçırılan kız kardeşi Zübeyde'nin kızı. Onların Kutsal Dağ dedikleri yerde, Kutsallığı Hz. İsa'dan dağın... Olası bir savaşı görüyor yani... Ve kitap İngiliz Asilzadeleriyle başlıyor. Hilallileri aşağılayıcı, haçlıları üstün gösterme, ak- pak yapma daha ilk sayfalardan dikkatimi çekti... Kitabın sonlarına geçtim. Ya ben okumam bu kitabı, kanaati oluştu... Haklı olduğum kitabın iç sayfalarına baktıkça ortaya çıktı. Selahaddin adam öldürüyor resmen zülm yapıyordu, hemde sivilleri filan gözetmeksizin... Kitap şöyle bitiyordu, anlaşılan Muzafferdik. Aynen yazıyorum...
" O halde sende mi İngiltere"ye dönüyorsun kardeşim? Diye sordu Wulf.
Öfkeli bir fısıltı ve alev alev yanan gözleriyle," hayır" diye yanıtladı Godwin," Haç düştü ancak sonsuza dek değil. Denizlerin ötesinde Haç'ın İngiltere kralı Richard ve birçok başka hizmetkarı var, kilisenin çağrısına uyup geleceklerdir. Her şey bitmeden kardeşim, burada tekrar savaşta buluşabiliriz. O zamana dek elveda"
Godwin'in son sözleri bunlar oldu ve uzaklaştı...
Kudüs'te hep zulmeden kendileri oldular. Güneş Selahaddin'le doğmuştu Kudüs'e, mübarek şehre. Müslümanlar günümüzde yine zulm görüyor niye? Ben Selahaddin"i Yavuz Bahadıroğlu'ndan okumuştum, İYİ Kİ DE ONDAN OKUMUŞUM. Elin oğlu kendi tarihine, kendi kanlı ellerine, Richard'ına sahip çıkmış. Biz Selahaddin Eyyübi'ye bunu çok görmüşüz. Evet BAHADIROĞLU'nun kitaplarını aradım. Sunguroğlu'nu. Elveda Buhara'yı, Cem Sultan'ı, 4. Murad'ı ve Selahaddin'i. Her zaman ki yerinde yoktu, ne şans. Görevliden rica ettim gösterdi. Sağolasın abi. İnternette var. Şimdi bi blog yazılır SELAHADDİN'İ anlatan. Ama yok. Diğer Kitaplarından var. Ama O yok. Cem Sultan'ım, 4. MURAD'IM YOK. Elin oğlunun yüzümüzü kızartan kitabı var mahallenin çocuğu Yavuz Abinin Selahaddin Eyyübi'si yok. Belki başkası okumak için aldı ne bileyim. Ama okuyun bu kitapları ve kütüphanelerimize hediye edin. Biz okuduk yetişen nesilde okusun...
Solan bir tek güller, çiçekler değil… Her ciğerime çektiğim havayla birlikte ömrümün hesabından bir hava daha düşüyor…
Kaç yıl kaldı, kaç ay, kaç saat, kaç dakika… Haydi, bugünü en güzel şekilde yaşamaya bak. Hüznü kederi, derdi bir kenara bırak…
Bir gülücük ver. Hesaba katmadan, o da senden olsun…
Taş, taş olduğunu bilmiyordu. Ağaçların, kuşların ve bir çocuğun söylemesi gerekiyordu ona. Taş, taş olduğu için hiç küsmedi hayata. Taş olduktan sonra değerli olmuşsun olmamışsın ne farkeder... Artık taş olmanın zamanı gelmişti ve taşı gediğine koymanın. Taş gibi yaşayıp taş gibi ölecekti! Ve birgün bile taş olduğundan utanmayacaktı. Biliyor du ki taş bile şu dünya da dünyanın bir parçası. Olmazsa olmazıydı.
Taş'tı adam... Belki aklınıza sellerin bendinden taşması gibi gelir size şimdi bu taş'tı cümlesi... Belki bildiğimiz taş yerine koymazsınız Taş'tı deyince.
Taş yazar mı, okur mu!
Taş seyirci kalır mı!
Taş. Suçlu mu? Suçsuz mu... Kanatmışsa istemeden bile olsa!
Kimin elinde ki taştık biz! Kendi başımıza hiç hükmümümüz yok muydu! Mimar tutarsa elinden taşın o taş bir abide oluveriyordu. Ya kimse tutmasa kolundan nerede biterdi yolu taşın! Taşı kim ne niyetle tutarsa taş o oluyor. Taş ellerde şekilleniyor ki o eller ya sevgi ile ya kin ile tutuyor değil mi taşı!
İlgi: Bu yazı 03.10.2012 ve 29.01.2014 Tarihlerini kapsamaktadır...
(Türk Futbolunun bir yılına benim bakış açımla bakmaya var mısınız...? Türk Futbolu yine başlayacak, bende yine yazacağım bıkıp usanmadan. Futbolumuza 'sevgi' gerek. Daha çok emek gerek... Ve temizlik ve illaki Temiz Lig gerek...!)
__ Futbolda yaşananlar şike dalgasını unutturmak için mi? Şike ne oldu şike yalelel yalelellim. Aklandı mı Türk futbolu yalelel yalelellim. Trabzon mu oldu Şampiyon yoksa Fener mi? Yalelellim.
Kadın olmak daha zordur diyelim bugün de!
Erkek olmak zordur demiştim dün. Aslında kadın olmak daha da zordur. Kadın annedir, abladır, bacıdır... Kadın kutsaldır. Kadın baş tacı olmalıdır. Kadının değeri hiç bir maddiyatla ölçülemez. Kadın en değerlidir. Kadın varsa erkek vardır. Kadınsız erkek zavallıdır.
Evde yemeği yapar kadın. Çocuğa bakar gecesini- gündüzüne katıp. Çocuklardan en çok o sorumludur. Ya iyi birini kazandıracaktır topluma ya kötü. Kadın omzunda dünya taşır. Hele çalışan kadınlar erkek gibi. Onlar eve katkı yapmakla kalmaz ülkeye de katkı yapar. Çoğu zaman erkeğin yükü de kadındadır. Erkeği işsiz kadının halini bilemezsiniz. Yuvayı dişi kuş yapar derler. Yapar, korur, dumanını tüttürür. Yuvanın mimarı her zaman kadındır. Huzur kadına bağlıdır. Erkek önüne sıcak aş gelsin ister. Ama bilmelidir erkekte yemek yapmayı, bulaşık yıkamayı. Hatta ütü yapmayı.
Bu repliği burada kullanırken çok düşündüm, ama konuya cuk oturacak başka bir başlık bulamazdım. Bugün anlatmak istediğim yönetmenlerimize, senaristlerimize... Mahsun abiyi sever çok takdir ederim.
Biliyorsunuz ki bir kurt adam modasıdır gidiyor. Teen Wolf, Alacakaranlık, Being HUMAN vs.Bunlar hep Hollywood yapımı yani yabancı yapımı diziler, filmler.. Aslı astarı olmayan uyduruk hikayeler...
Ama gel görün ki kurdun hası bizde... Tabii biz tarihimizle savaşıp, barışık omadığımız için bunları es geçiyoruz... Siz yönetmenler tarihimize de el atabilirsiniz... Bu magazin formatında da olmamalı... Ciddi olmalı... Masraftan da kaçınılmamalı...
Cevap: Cevap yok!
Karanlığı bilir misiniz... Utanmasa ben bilmem eşim bilir diyeceğiz! Hiç tertemiz su içmenin ne kadar güzel olduğunu düşünmüş müydünüz! Gündüzün de karanlığın da güzel olduğunu. Karanlık içinde saatlerce kalmak güzeldir. Düşünceye dalmalı o an! Beyaz düşüncelere!
Kulak kabartmalı...
Kartal Tibet'li Karaoğlan geliyor hatırıma. Büyük oyuncuyu ' Tarkan'ı mızı anıyorum burdan, selam gönderiyorum. Selam Malkoçoğlu Cüneyt Bey'e de gitsin. O filmler olmasa Türk tarihi sineması hem garip, hem öksüz değil mi?
1963 Yılında Suat Yalaz yine böyle bir Sonbahar- yaz gününde kalemi eline aldı... Ve ilk gözlerini çizdi. Kara gözlü, kara saçlı, kara bakışlı bir oğlanı çiziyordu. Adınada bu kara çocuğun ' Karaoğlan' koydu. Suat bey çekimlere katılamamış. İzleyememiş bu yeni Karaoğlan'ı. Hastanedeymiş sanırım. Geçmiş olsun diyorum. Ama içi rahat olsun. ÇİZİMLER çizgi olarak kalmayacak. Çizgiler O'nu anlatacak. Baybora' nın oğlu Karaoğlan bize bir coşku verdi. At sesi, kılıç sesi duyar gibiyim. Ve güzel kızlarda olacaktır, bu kara oğlanın etrafında.
Nerden nereye. Ocak ayı gelsede... İple çekmeye başladım. Dünden bugüne yani geçmişten bugüne Türk sineması'na Yeşilçam'a emek veren, terini akıtan, yazan, yöneten, oynayan, çizen herkese şükranlarımızı sunuyorum. Onlar olmasa bizde heyecan ölecekti ilk. O ustalar olmasa Sinemamız kan ağlayacaktı.
Cehennem diye bir yer var. Cehennem'in sakinleride var haliyle elbet...
Henüz dünyadayız. A dünyanın bir yerinde yaşıyordu... Doğmuştu anasından bir kere ve yaşama mecburiyeti vardı. Hayatının sonu nasıl biteceğini bilmeden... Ve doğduğundan itibaren Ş onu takibe aldı... K ise bu öyküde en masumdu...
K dediğim A'nın hep hayatında oldu... K olmasa varya A hiç birşeydi... Ve K olmasa Ş' de hiç birşeydi...
Bence bu karanlık örgüt karanlık olarak kalmalı, kimse altını- üstünü eşelememeli!
İlluminati ile fazla kafa yormayın.
***
Canım meil yazmak istedi?
Hocam size nasıl ulaşabilirim ?