ASKIN MASASI
Nazım masaya yumruğunu vurur gibi koydu ellerini, bir rüzgâr esti, perde denize doğru kabardı.
"Sevda dediğin," dedi, "yarısı kavga, yarısı şiir, yarısı açlık, yarısı tok gözlerle bakmaktır.
Bir insani sevmekle başlar her şey, ve bir insani sevmekle biter bütün zulümler.
Senin gülüşünde gökyüzü , bütün yasaklar, yenilgiler kalkar
Aşkın Dört Nefesi
Seni öyle seviyorum ki,
adın dudaklarımda düş gibi duruyor,
her nefeste biraz daha büyüyorsun.
Aşkın Gökyüzü – Düet
Adam
Sen yokken dünya soluyor,
güneş doğsa da ışığı bana ulaşmıyor.
Her yol seni göstermeyen bir pusula,
Neydi beni böyle
Sinirli yapan şey?
Elimin, ayağımın titremesi,
Bir bardağa şekeri dökmeden
Koyamamak.
Baba. II
Baba,
seninle başlayan bir yol vardı çocukluğumda,
taşları bile terinle yumuşamış,
çivisi gevşemiş kapılar senin adımlarınla dikilmişti yeniden.
Bazı Şiirler Okunur Okunmaz Ölmelidir
Bazı şiirler var,
okunduktan sonra masada bırakılmaz.
Çünkü kalırsa,
gece yarısı kalkar, sahibini zehirler.
Belki de Günün Birinde
Belki de günün birinde,
Bir şiirin en sessiz dizesinde,
Karşılaşırız,
Birlikte susarız seninle.
Ben gece gibi simsiyah,
o gül gibi kıpkırmızıydı.
Ben,
mürekkebin içine düşmüş bir gökyüzüydüm,
gece saatinin solmuş saati,
“Ben Hâlâ Nisan”
Seninle başladı içimin
sevda mevsimi…
Bir bakışın yetti,
baharı çağırdı kirpiklerim.
Ben o kalbe imzamı attım (1)
Ben o kalbe imzamı attım,
silmek isteyen varsa gelsin,
göğsünde çağıran rüzgârı dindirebiliyorsa dindirsin,
dünyanın bütün taşlarını yerinden sökebiliyorsa söksün,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!