gittiğin gecenin
ıslak yıldızlarından
yine yalnızlığa gebe
sevilmeye hasret
… yüreğim
kimine büyük gelmiş
kimine dar
hep birilerinin eskittiği aşkları giyinmişim
çırılçıplak yüreğimde kalmış sancılar
aşka hiç bir şey olmamış
bir de sana...!
ölümle yarışıyorum ahir zamanda
karanlığı şakağıma dayadım
mat geçmişimi cilalıyorum
göz yaşlarımla
bir a(v) cının okuyla
Bir nehir gibi kıvrılıp kaldım yatağımda
Ne geldiğim yere aittim
Ne de gideceğim yere
Öylesine bir geçiş işte yalnızlığın içinden
Hayat kılığında hüzne dair
Ne zaman “seni seviyorum” desem,
Kadınsı bir yalnızlık rengine bürünüyor,
Sesimde sığıntı umut heveslerim.
Telvesinde bir akşamın,
Seni arıyor falcı bakışlarıyla hüzün.
söndürüp bir kibrit kutusuna sakladım yangınlarımı
ellerimde kurutulmuş yalnızlıklarımın tek heceli isyanı
gözlerimde susuzluğumun nisan kokan şarkıları
ve dudaklarımda senli şehri sensizliğe gömen kaderin bükülmüşlüğü kaldı
şafak rengini giyinmişti yine sabah
Gönlümün tahtında,
Ben padişahım artık
Sen soytarı.
Külahlar değişti.
Bundan sonra sen güldüreceksin beni
dün gece
çürümüş gözlerimden
nemli avuntular düştü ellerime
yoktun
bahar da yoktu!
hüzün kavurdu tenimi
Arsız bir iklim daha uyanıyor, coğrafyasına tutulduğum bedeninden...
Baharların gamzelerinde biriken geceleri, kardelenlerin gözyaşıyla siliyorum...
Kim bilir kışa gebe daha kaç sonbahar yağacak sensizliğin üzerine....
Ertesi sevdaların telaşı, şakağına dayandığında, göz göze geldiğin yalnızlığın çekecek tetiği ve yeniden doğacaksın ölüme...
Yüreğin biraz öksüz biraz yetim kalacak.
Neyin anlamı var ki
Yüreği kıpırdatacak umut
Umudu yaşatacak sevgin olmayınca!
Toz pembe düşlerimi yıldız yapıp
Rengi siyaha çalan geceye sattım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!