takınsan yürekli tavrını
gelsen kapıma
taş soğuğu göğsümü
yumuşatsa nefesin
ezberleyemediğim
Eğer ıslanmayı göze alabilirsen
Sen de,
Yosun kadar yeşil,
Deniz kadar mavi kokabilirsin.
Ayaklandı gölgem
Ey karanlık
Tam zamanı
Vur şimdi dibine hayatın
Geçir hançerini yanık bağrıma
Ölmek bir yana
Bir sabah ayazında gözümün içine baka baka doğan güneşin
Sırlarını saklamamı istercesine yakarışları içinde dönerken gün
Aklımı göç mevsiminde bir kuşun kanadına takışıma mı yanayım
Gidiyorum deyişin var ya içim erir ama kabuğum saklar görmez kimse
Susuşumda bekleyen cümlelerin mayhoşluğu gelir dilime damağıma
Bu gece yüreğime su serpme
Bırak da yanmanın tadına varsın
Bir yalnızlık çıkart,
Şiir defterinin arasından
Böl ikiye
Bir yarısını bana ver
“Ben aydınlık istedim
Sen beni karanlığın kör dibine hapsettin”
Bir yalanlık ömrü kalmıştı aşkımın / sana yenildi
Hala öyle gülümseyebiliyor musun, merak ediyorum
Hani var ya mutluluğa yenik düşmüş / pişman gülüşün
yalın bir haldeyim! ! !
yalnızlığım kulağıma seni fısıldarken
gözlerimin beyazı cehennem kırmızısına
uykularım geceye yenik…
Yerimde sayıyorum yılları.
Ne yırtık gölgelerden sızan esmer yıldızlar,
Ne parlak tenimde sönmüş kuyruklu yalanlar,
Ne de ayazında gölgelendiğim sahte rüzgarlar,
Yol göstermiyor.
Bir oyunmuş hayat
Ben ebe olmuşum, aşk sana saklanmış, sen yüreğime...
Mevsimlerin çaresizliği değil bu çarkı döndüren,
Yetmiyorsam kendime, sensizliktendir bilirim
Bir yanım hep hüzün kokar, adına kader derim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!