Yaradanın sığınıp affına,
Üzüldüm o kara bahtına.
Civan gibi yiğit düşüp bağrına,
Şehid olmuş memleketin.
Eyvah eyvah ki anaların gözü yaşlı,
Günışığı aydınlatamayacak karanlık,
Niyeti hain, duruşu kalleş sözü nâmert.
Kanıverdi gafletim, basiretim bir anlık,
Öyle sanıyordum ne yiğitmiş ne mert.
Zulmet akarken öfkeli bakışlarından,
İçimde bir melek bir şeytan,
Çarpışıyor bir lâhza durmadan.
Kavga, fecaat, buhran, stres, sıkıntı,
Kesiliyor nefes, tekliyor kalp ve bir çarpıntı.
Usulca ölmeli karmaşasında katil hayatın,
Her sevda bir acı barındırır,
Lâkin her acıda bir sevda var mıdır?
Var mıdır bir günahı aşığın,
Maşuğun ki vebali var mıdır?
İstanbul,sen hayatın anlamı,
İstanbul,sen tarihin destanı...
Fatih'in,Ulubatlı'nın şanı,
Sen İstanbul,müslüman Türk'ün canı,
Vazgeçemem,sen benimsin İstanbul!
Sırça köşk kırılmaya,
Dost dosta darılmaya.
Yaralanır gönül,
Sinesi dertle dolmaya.
Varlığı yüktür dostun yokluğu hasret,
Ne o yeleli bozkurt sana da mı yalnızlık çöktü?
Öyledir o, zahir bizde mesken tuttu.
Derdi büyük olanın kalındır boynu,
Gam yükün taşınmaz başka türlü.
Sen benim yamaçlarıma sığın,
Ben senin eteklerine tutunayım.
Öyle yükseklere öyle sevdalara,
Uçuşalım.
Sen omzuma yasla başını,
Bebek cesetleri karaya vurduğunda,
Tüm medeniler(!) seyre durduğunda,
Ölen benim, benim insanlığım.
Yere batsın benim insanlığım!
Urumçi, Telafer, Kerkük vurulduğunda,
Atamam ben inek altı, kokuyor pis pis,
Yerim afiyetle peynir, tereyağ, yoğurt oh mis.
Duymak istemem ben tavuk horoz sesi,
Ne güzeldir yumurtalı patates püresi.
Kıyıyorlar kurbanda cânım hayvanlara,
Haftada bir giderim barbekülere, mangallara.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!