Vaktinde açmayan çiçek gibi günler
Dalında kurumuş kalmış ümitler
Avuç içinde kırılıp dökülen yapraklar misâli
Yerlere saçıldı zavallı seneler.
Geceler karabasan sanki,
Para parayı çeker derler,
Bir bilseydin sana duyduğum sevdayı
Bir duysaydın nasıl beni yaktığını
Bir görseydin hasretinle nasıl yandığımı
Utanırdın kendinden, taşlara vururdun kafanı.
Bir bilseydin sana olan düşkünlüğümü
Bir duydum ki;
Yâr beni satır aralarına iliştirmiş.
Dizlere benim sevdamı şöyle bir geçiştirmiş.
Oysa ben onun için romanlar yazmıştım,
Oysa ben onun için satırlar değil,
Sayfa sayfa şiirler yazmıştım.
Yıl.....
Bir yanımı koparıp aldılar.
Götürürken bana hiç sormadılar
Ne kışlar yaşadım, ne ayazlar, ne de baharlar
Kimse gelip görmedi bu canda
Bu minik yürekte ne sancılar var.
Galiba son yolculuk bu seferki
Gardan ayrılan son trenin sireni duyduğum ses.
Hava yeni kararıyor, heyhat belki hiç akmayacak aydınlık,
Ya da uzanacak bir el pamuk diyarı buluttan
Ama ben yorgun titrek ellerimi uzatamayacağım.
Son defa şerefe dediğim kadehle kırgın ayrılacağım,
Dört bir yana savurdum umutlarımı
Her biri sonbaharda dökülen yaprak misâli.
Anıları döküştürdüm eteğime şimdi,
Bir titreyen mum eşlik ediyor geceme.
Güneşin küslüğüyle kapattım günü
Ay bile kırgın yarısı gizli nerede bilmem?
Sessiz çığlıklarımı duymazdan geldin,
Ben sana ne ettim de çekip gittin?
Usulca, sessizce gölgene sığındım,
Merhametli sanıp yüreğine bakındım,
Ben beni terkedip, senli kaldım,
Gitmek istermişsin, güle güle yâr.
Bir şarkı dinliyorum eskilerden kalma,
Seninle benim şarkımız, senin bundan haberin yok.
Her sözü bizi anlatıyor saanki
Ama senin bu sevgiden haberin yok.
Satır satır mektupların var, geçmişte yazdığın,
İçimde büyüyen sevdandan haberin yok.
Öyle yorgunum ki; yılların arasından geldim
Öylesine kırgınım ki; kullara kızıp geldim.
Hangi ağacın gövdesi, yorgun ruhumu dinlendirecek?
Hangi gün gelip çalacak kapımıda beni güldürecek?
Hangi hatıram beni anacak, bana yol alacak?
Hangisi söyle kader, hangisi?
Hani yıllar sonra bulmuştum ya seni,
Gecenin gündüzü bulduğu gibi
Günüm ayrı doğdu, geceme ay, ayrı doğdu.
Elindin belki ama sanki benimmişsin gibi.
El veremedin titreyen ellerime
Hani sabahın beşine vardığımız gece gibi
Çok teşekkür ediyorum.