Hikmet Tekin Arslan Şiirleri - Şair Hikm ...

Tesbih çekmeye imamesiz başladım
Kapkaraydı ilk tesbihim, zifiri kara.
Ölüm yakışmaz gülüm sararmayan yapraklarına
Yıkarım, yakarım sensiz bu illeri
Benim için ne olur dön bana.
Bırak topraklara sarılmayı, umutlarına sarıl.

Ölüm yolu çağırıyor sanki hınzırca
Direnmek istiyorum ama karşı koyamıyorum.
Uçurumu çekiyor sanki beni içine
Kaçtıkça dibine düşüyorum.
Çiseleyen yağmura inat,onca aksiliğe inat
Bile bile lades der gibi düşüyorum ölüm yoluna.

Yüzünü dökmeden git giderken
Sitemli olmasın bakışların, hakkın yok.
Ben dökmedim salkım söğüdün yapraklarını
Ben viran eylemedim hayatının baharlarını.
Gitmeyi hep aklında noktalamıştın sen,
Tek bir satır yazmadan git giderken.

Seni öyle sevdim ki;
Günle gecenin kavuştuğu
Gözü dolduran renklerin tümü gibi.
Seni öyle sevdim ki;
Garibanın aç karnı doyduğundaki huzur gibi.
Seni öyle sevdim ki;

Nefes alamıyorum, ciğerim nikotin dolu
İçim yanıyor içim, anlatamıyorum.
Dayanamıyorum derdime, bu sancılı günlere.
Sallanıp duruyorum, düşmekten korkmuyorum
Ruhum infilâk etti, firar etti.
Kıyamam yârin bir damla gözyaşına

Sevda dediğin neki?
Koyarsın yüreğine;
Dilediğin ana kadar
Baştacın, misafirin olur.
Sıkıldığında bir sünger çeker
Kilitlersin mazi sandığının içine.

Gideceğin yer; cehennem olsa gelirdim,
Kaldığın yer; barakane olsa kalırdım,
Baktığın yer; karanlıklar olsa bakardım,
Ama maalesef sen anlayamadın.
Para pul desen; dönüp bakmazdım,
Şatafat desen; üstüme almazdım,

Gieceğin yer; cehennem olsa gelirdirm,
Kaldığın yer; baraka olsa kalırdım,
Baktığın yer; karanlıklar olsa bakardım,
Ama maalesef sen anlayamadın.

Para pul desen; dönüp bakmazdım,

Hüzünler ekin tarlasında boy boy uzadığında,
Gönül feryat figânları kopardığında,
Gözün yollara dalıp, düşüncelerde kaybolduğunda,
Dilin hepten susup, lâl olduğunda,
İşte o zaman çık gel.
Akıl fikir, ziyana kaydığında

Nasıl sorarım seni buluta, rüzgâra ve aya
Nasıl umut bağlarım gelecek zamana?
Bir tutam filiz kaldı elimde, o da soldu yolunda
Nasıl sorarım seni uçup giden kuşlara?
Elimde olmadı hiç sıcaklığın, seni ateşe nasıl sorarım?
Hiç bir sözcük teselli etmezken beni,