İçimdeki fırtına tohumlarını ben mi attım?
Kader, sen oynamadın mı içimle, dışımla?
Gözümden yaş akmasın diye, hep yumruğumu sıktım,
Yalancı kahkahalar savururken,
Sözüm ona mutluluk edalarında,
Ruhumu dibinden parçalayıp attım, gizlice.
Sustukça yaralarım kanıyor
Oysa ki sahte kahkahalarımla diniyordu acılarım.
Ser verip sır vermeyen incilerim dağılıyor
Sustukça ruhum bedenimi aşıyor.
İşkencenin alâsı kol geziyor şimdilerde
Dilim lâl kaldı, yüreğim hançer bedenimde.
Nereden çıktın yıllar sonra be gülüm?
Ben bana fazlayken.
Bir de sen geldin ruhuma yeniden
Hep içimde saklıydı sevdan desem.
İnci tanem, gülüm, bir tanem;
Seni gönül mahsenimden atmaya
Yıllardan süzgeç gibi geçti benliğim
Bir yudum sevdandı sadece istediğim
Boynumu büktüm, hep seni bekledim
Benden önce ölmenden korkarım.
Yâr koynunda mutlu kal, ne edeyim?
Hep korktum birilerini kırmaktan, incitmekten
Dimdik inatlaştım hayat denen yalana
İçimdeki ürkek çocuğu geceleri çıkardım ortaya.
Kimse bilmedi içimdeki çocukça acemiliği
Kimseler anlayamadı bendeki bu tutarsızlığı.
Deseler ki; bir gün yolların kesişecek,
Nasıl geçti bir ömür anlamadım ki;
Ne avuçlarımda tutabildim giden yılları,
Ne de umutlarımı bir kesede saklayabildim.
Hep koşuşturdum sağa sola.
Hep el uzattım bir ele ihtiyacı olanlara
Şimdi derman kalmadı ruhumda kimseye yardıma.
Bir şafak türküsü için dilenirsin geceye
Avucuna her zaman yıldız düşmüyor ki günlerin
Bazen geceler sancılı sabahlarda can bulurken
Bazen de ayazda çığ bekler gibi düşlerim.
Katar katar kervanlar gelir bazen kısık sesle ardımdan
Dönüp baktığımda, coşkun en yükseğe çıkar
Hiç göçmen kuşlarla dertleştiniz mi?
Onların kanatlarında dört bir yana savurdunuz mu acılarınızı?
Ben yıllarca böyle dertleştim anladınız mı?
Her attığım kahkahamda, kederlerime mekân buldum.
Sonra geceleyin kendi kabuğumda uyudum.
Mezarlık süpürgesiyim şimdi, soğuk taşlara yaslandım.
Işıltısı silik bir cam şişe sanki günler,
Ne yana baksan, sönük yüzler.
Gelin çeyizi gibi ortaya saçılmış matemler,
Her biri dıştan seyirlik,
İçini bilen bilir, acısı toprağa gömülü hisler.
Cesaret şurubu içirirlerken sanki;
Offf ya offf...
Bir yandan kader, bir yandan sen,
Beni bana bıraksalar gelirdim ama;
Seni bağlayan bir yâr,
Benim sana gelmemi engelleyen engeller var.
Sana sevgiyi sunan yâr,
Çok teşekkür ediyorum.