Çürümüş direği dayanır sanma,
Girme viranedir ora Nurcan’ım.
Zamandır bu, yok yerde var arama
Geçti gayrı gelmez sıra Nurcan’ım.
Dikenli bir çalı bitti arada,
Bakıp geçme, dur da dinle gardaşça
Vatan ve Millettir konumuz bizim.
Kapımız açıktır gelirsen dostça
Az ama helaldir unumuz bizim.
Her yanan ışığı bir umut sanma,
Yine bir imtihan var, işsize iş verecek,
Yine hak-hukuk denip gör ne haltlar yenecek,
Yine torpil gereği bildiğimiz usulde,
Adalete meydanda tecavüz edilecek.
Gitmişti şirkete imtihan için,
Kapıdan girerken bekçi: bak dedi.
Bir an bulamayıp sınav kartını,
Kimliğin sununca girme çık dedi.
Bekledi kapıda bir hayli zaman,
Madem ki; fikrimize aslımız hâkim bizim,
Dur da bir bak o zaman, önderimiz kim bizim?
Arap mı, Fransız mı, Rus mu yoksa Türk müyüz?
Kültür namusumuzsa biz birer dümbük müyüz?
Ömrünce iş ara ve nasibin olmasın KİT.
İlme, irfana düşüp cehalete kurban git.
Dilerim Allah senin canını tez almaz da,
GİH. Memurları gibi hep sürünürsün Hamit.
Gönül baharıma ihanet ettin,
Açılmadan solar gül bundan sonra.
Yalanlarla güvenimi tükettin,
Bahar mı getirir yıl bundan sonra.
Uyunmuyor, yorgan – döşek taş gibi
Ellerim uzatırdım kollarımda sarardı
Yanımda olsan bile gönlüm yine arardı
Bilmem, sebep neydi ki; kalplerimiz karardı
Suç bende mi, sende mi, ıslah etsin Yaradan.
Okşarken saçlarını olurdu muradımız
Sana selam olsun Anavatandan,
Her Türk namus için geçer bir candan,
Bir bulut yükseldi Orta Asya’dan,
Bir değil, binlerce Türkler geliyor.
Alnın ak ve hürsün, ne mutlu sana,
Bilirim, düşeli dost tuzağına
Kimseye güvenin kalmamış senin.
Korkma, kar yağsa da gönül dağına
Umut çiçeklerin solmamış senin.
Utanıp da kızarınca yüzlerin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!