Damla damla yaşları, akıp giden sele sor
Bülbülü açan güle, Hasreti bülbüle sor
Bahar sıcaklığını bedeninde duyarken
Çaresizlik yükünü, yeşermeyen dala sor
Burası er meydanı, laf ile pilav yenmez.
İster yıkıl ister yık, güreş de pehlivan ol.
Göstermelik kispetle o ıslaklık gizlenmez,
Değiştir alt bezini de kreşte pehlivan ol.
Hu dediler haysiyetin topuna
Çok gerçeği bitler yedi azizim.
Gönül çoktan düştü para küpüne
Aşkı da bu dertler yedi azizim.
Hep başka gürleyip başka yağdılar
Ne o? yine hüzünlüsün,
Efkâr saçıyor gülüşün,
Bırak dönmeyen kervanı,
Bildiği gibi yürüsün.
Sen üzülme melek yüzlüm,
Yığılıp harman oldu içimde bir çok heves,
Sürdüm, savurmak için üflerim yetmez nefes,
Kaldırdığın toz – duman gözlerime dolsa da
Mevsim güz mevsimidir, es be harman yeli es.
Sevda var ki; gönülde doğan güneşler batar.
Sevda var ki; ateşi hayata ışık tutar.
Gönül ummana dalıp, gönül gökte uçsa da
Sevda toprakta başlar, en son toprakta biter.
Okumayan eşkıya, okudun Avrupa’ya
Gidersin dolu-dizgin, ilericilik bu ya!
Ey atlı, bu yollarda sen seni yitirmezsen,
Ben bizim boz eşekle aya giderim aya!
Bu ne sitem, bu ne zulüm?
Sanki ben sevmem mi gülüm.
Ak düşen saçların gibi,
Açılmaya korkar dilim.
Ben de sevdim iki gözüm,
Görevin ne, sen kimsin, mağaradan mı geldin hoo?
Hak nedir, Hukuk nedir, bilmiyorsun, "Ohaaa ho"
Gönlünce çeke çeke, sapan lastiği gibi
Sündürdüğün Kanundur, don bağın değil Hanzo!
Sevgi ver, gönüllerde ne kin kalsın ne nefret
İlim, ilim bilinip bitsin artık cehalet
Gün gelip haklılığın tarifi değişse de (!)
Sen bize dürüştlüğü ve adaleti öğret.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!