14 Temmuz 2016 / Reydjavik
14 Temmuz 2016 /
Reydjavik yarımadasını gezdik.İnanılmaz bir görüntü,daha önce böylesini hiç görmemiştim.Her taraf siyah renkli taş ve üstü yosun kaplamiş.Daha önceki örneklerine bakacak olursak 1600-1700 yıllarındaki yanardağ patlamalarıyla meydana gelmiş.Ağaç yok,sadece ot bitiyor müsait yerlerde...
*
Blau Laguna :
kapılır hayale sürüklenir dağ yeline
ıslanır sicim sicim yağan yağmurlara
sürüklenir rotasız gemi gibi ummana
bahtının alacalı yazıgısı yazılır alnına
Kadınını kollarına alıp saracaksın
Gül buketi diye içten koklayacaksın
Kalpte buram buram sevda kokacak
Kıymetli hazinen gibi koruyacaksın
Kapıldım yaprak misali suya
Talih izimi sürdü oturttu kapıya
Tutuldum umutla kuru tahtaya
Sürükledi beni gurbet yollarına
*
Sayın Muzaffer Kalaba ,şiirinizi okurken ,Anadolu'yu karış karış olmasa da az çok tanımak adına kaleminizin muhteşemliğine hayran oldum. Şiirinizi okuduktan sonra yorum hakedilmiştir diye düşündüm.
Ben şiirinizde Köy Enstitüleri'nin kendisini buldum.Öyle bir sevdaydı ki,gömleğini giyen herkes birer kahramandı kendince...
yalınayak,üstübaşı yırtık,bazen mintanı delik sevdalılar gördüm satırlar arasında...yorgun düşen bir milleti sırtlayıp kaldırdılar ayağa,ne gecesi ne gündüzü olmadı,sevdaları karaydı sardı sarmaladı sevgiyle büyüttüler yüreğinde...yorulmadılar öğrendiler uyguladılar ve menzile yürüdüler...kimisi kin besledi,kimisi hayran oldu ,yinede uyanmanın bedeli çok ağır oldu...özgürlüğün manasını bilmeyenler bilinçli bir sevdayı istemediler,mazlumlar hayranlıkla izlerken ,
fakat hainler ahtapot gibi sardılar yeşeren umudu suyunu kestiler,kanalları kuruttular,akıllı beyinlerin önüne set çektiler ki bir daha aydınlık doğmasın güneşin hakim olduğu ucsuz bucaksız Anadolu'ya...
Aylak aylak dolaşıyor
Telden tele gezdiriyor
Sağlam ayak basmıyor
Kalbim ayarını bozmuş
Allı turnam ne dolanırsın bu havada
Vuruldun kanadın kırık kaldın yarada
Memlekette sular akmıyor yatağında
Yüce dağ başında zirve yatak umuda
Turnam yollar kapandı kaldın yabanda...
kaldır başını daya elini alnına,
gözlerin korkusuz dolaşsın semada
ellerin ellerimde,kokun tenimde,
yalnızım bir başıma dağ zirvelerinde...
düşerken yalnızlığıma,
yürürüm kalu beladan zamanlara,
geçti baharlar ve yazlar haydan
nehirler çağlar köprü altından
geçti ömür kalmadı hevesim
Ben ilk 1979'da tanıştım bu habisle.Canımdan çok sevdiğim ağabeyim eridi gitti.Tıp o kadar gelişmemişti.Sonra 2009 yılında eşimde olur olmaz kaşıntı çoğalmıştı.Her yemekten sonra bana kızıyordu,neden baharat kullanıyorum diye...Halbuki baharat kullanmıyordum,kafama takıldı. Arabayla Türkiye'den Almanya'ya döndük,hastaneye baş vurduk.Bütün şikayetlerini liste şeklinde yazmıştım.Bütün tahliller yapıldı,fakat ortada bir sorun gözükmüyordu.Tekrar kaşıntı başlayınca yeniden hastaneye gittik,gözlemlerimizi anlattık.Doktor bizi dinledikten sonra ''tamam hastayı yatırıyoruz,dedi ve yatırdılar.3-4gün içind
e bütün tahlillerini 5.katta yapacağız dediler.Odasına gittik,çantasını dolaba yerleştirdim.Eve döndüm.Sonraki günler tekrar gittim.Doktoruyla konuşmak istediğimi söyleyerek bekledim.Vizitesi biten doktor odaya geldi.maalesef pankreas başı kanseri dedi..Büyüdükçe eylemleri kaşıntı ve sarılık olarak gözüküyordu. Doktorlar 7 ile 9 ay ömrü olur dediler.Ben ve eşim hiç inanmadık, sporla uğraşan,iyi bir yüzücü olan biri böyle kolay pes etmemeliydi.Kemo trapiler başladı,bizzat ben götürüp getirdim.beslenmesine ve kuvvet toplamasına itina gösterdim.2010 'da Antalya'ya evimize gittik.Kemotrapi için ilaçları Almanya'dan birlikte götürdüm ,Antalya Üniversitesinde devam edildi.Rahatsız olduğu zamanlar hastaney e kaldırıyordum,bütün dosyasını birlikte taşıyordum.Sonra uçakla döndük Almanya'ya,akciğere sıçramış diyerek ameliyat ettiler.Onuda başarıyla atlattı.Aslında o savaşıyor ben yardım ediyordum.Evde sıklımasın diye tavla öğrendim, çocuklar gelince okey masası kurardık.Evde hasta var diye düşünen yoktu.Ben çocukluk yaramazlıklarımı anlatırken bazen dakikalarca o anılarını anlatırdı.2011'de tekrar uçakla Antalya'ya uçtuk.Cema trapi için yine haftada bir gün Üniversite hastanesine gittik.Unutmuyorum ilk gittiğimizde Onkoloji Bölümünde DR.Deniz eşimi görünce bir çığlık atarak '' Sen daha ölmedin mi?'' dedi. Eşim gülerek ''Hayır kolay kolay yenilmeyi kabul etmem, dedi.'' Sonbaharın döndük.Tekrar bütün kontrolleri yapıldı,kemotrapi hala devam ediyordu.Fakat artık yorulduğunu görüyor, elimden geldikçe duygularımı göstermiyordum.Geceleri artık doktorlar evimizin yolunu öğrenmişlerdi.Bir gün bir hanım eve geldi.Çok nazik ve kibar eşimin bakımı zor ise yardım edeceklerini anlattı. Ben teşekkür ederek kabul etmedim.Yalnız olmadığımı,gerekirse oğlum yardım ediyor bize dedim. Kadın gitti,fakat haftada bir gün devamlı gelmeye başlayınca şüphelendim. Sordum siz hep mi geleceksiniz? '' Evet, çünkü sizin eşiniz normalden çok uzun dayandı,ama artık yolun sonu gözüküyor.O nedenle sizi yalnız bırakmıyoruz,dedi.'' Eşim yatak odasında olduğu için söylenenleri duymamıştı.Ben kadına teşekkür ederek gönderdim ve yatak odasına gittim.Eşim yorgundu,yinede keyifle ''Papi '' sen uzun yola dayanır mısın?'Çocuklar babalarına ''Almanca Papi '' diyorlardı.Bende onlardan öğrenmiştim. Hemen yatakta oturdu evet canım bende çok özledim ,Türkiye'ye gidelim,ölürsem orda göm beni,dedi. Aynı kadın tekrar kapıya gelince artık gelmeyin biz karar verdik Türkiye'ye gidiyoruz dedim.Hazırlığımızı yaptık,iki gün sonra İstanbul'a uçtuk. Kendiside biliyordu bu son yolculuktu.Yinede ne ben nede o hiç korkmadık, kainatın töresiydi,kabullenmiştik fakat hiç hatırlamıyorduk.5 günlüğüne gittiğimiz istanbul'da 3 hafta kaldık. Bütün eş dost akrabalar ziyaret ettiler. Bir gün eşim ağabeyim ve ben Maltepe'den Kartal sahiline kadar yürüdük. Eve dönünce yolda ''Hanım artık evimize gidelim dedi yavaşça...'' Tamam dedim ertesi gün Antalya'ya uçtuk........................................................................................................................................................................................................Antalya'da bir buçuk ay sonra 74 yaşına gireceği Temmuz ayının 12 'inde gece yarısı hayata veda etti.Mekanı cennet olsun.
Diyeceğim şudurki; en fazla 9 ay yaşar dedikleri adam tam yıllarca ömrünü uzatmıştı.
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Öğretmenler Gününüzü içtenlikle kutlarım,
Saygı, sevgi ile daima...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay