Ahtapot gibi sarmış kolları kıtalara
Kurban olam İstanbul Boğazı edasına
Dayanmış Karadeniz'e dik duruşuyla
Sağ Avrupa sol ayağı Asya toprağında
Begonvile sarılmış balkon demirine
Bayıldım mor,pembe ve kavuniçi renklerine
Yasemen tırmanmış ahşap balkon trabzanlarına
Yaşıyorsun parfüm ve beyaz beyaz çiçekleriyle cennette
Begonviller sarılmış balkon demirlerine,
bayıldım mor kavuniçi renklerine
Yasemen tırmanmış ahşap çitlere,
yaşıyorum parfüm kokusuyla cennette
özledim bekliyorum
gel yanıma yanıma
sarıl çıtırım bana
ben hasretim hep sana
çocuklar gülmeyi unutmayın,
bir gün güneş
doğacak memleket dağlarına,
ekinler boy verecek ,
köyler dönecek bağlara
yaylalar ovalar yeşerecek bahara
Yaşardık dağ köyünde,bir odun derdi vardı,
düzgün odun getirmek kuralı,pişen ekmek mayalı,
bulmuştum bir yolunu,aşırmıştım karpuz ile kavunu, kurallarına göre oynamıştım oyunu...........................
Tarladan yemlik toplayalım ,çeşme kurnasında yumalım
parmağa dolayıp tuzlayalım keyif bol olsun çocukluğum
haydi yayla yoluna çıkalım,kengerden demet yapayalım
nergis sümbül lale bakalım,yayıl kırlara çocukluğum
Kimin anası babası ,acılıdır bacısı
Kimin yavuklu sevdası,kimin hasreti
Gönlü yakar kül eyler ayrılık özlemi
İllahi ki yakar gönülleri kardeş acısı
•
Munzur hayat verir,ova vadi doğaya
ÇOCUKLUK ANILARIM.
Bu gün yine çocukluğuma dönüyorum,kavgasız gürültüsüz,zengin tayfa çocuklarının yaşamadığı,çıplak ayak,kuru ekmek ve bir tas ayran ile büyüyen çocukluk.
Bu gün belgeselde Filistin'i gösterirken, kullanılan hayvan derisi ayran yayıklarını izledim.Yaşadıkları derme çatma barakalardaki yaşamı ,kadınları,fakir çocukları izledim...,bizim yarım asır önce yaşadıklarımız bile lüks geldi.
Aslında sevinmedim desem yalan olur,aramızda asırlar var gibi...
Dedim ya bugün çocukluğumu dağıtmadan sizlere aktaracağım.O yaşadıklarım dündü,bu gün şartlar çok değişik ve insanları doyurmuyor.Çocuklar istedikçe mutlu ve huzurlu olamıyor.Kişiler milli bir eğitim yerine çevre ve şartlarla zamana yön veriyor.Toplumda beyin resmen devre dışı bırakılmış gibi eğitim sürünüyor yerlerde...
Halbu ki;bizim çocukluğumuzda eğitim ve öğretim malzemesi kurşun kalem,silgi,varsa basit bir açacak yada küçük keskin bıçak yeya babamızın traşından arta kalan eski bir jiletle inceltirdik kalemlerimizi...Lüks çanta hayali bile düşünülmezdi,Amerikan bezinden anneciğimin elle diktiği uzun kulplu bez torbalar vardı.İçinde samanlı ,çizgili bir defter,kurşun kalem ,silgi ve Alfabe vardı.Okula giderken hala keyifle söylediğim ''Daha dün annemizin kollarında yaşarken ...'' şarkısı hiç düşmezdi dilimizden.Başımız dikti,kötü düşünceler uğramazdı beynimize,şen çocuklar vardı önümüzde.İşimiz gücümüz hesap öğrenmekti.Sadece doğruyu,güzeli ve iyi olan ne varsa öğrenmek zorundaydık.Bunun için doğru düşünmeyi öğrenmeliydik.Yalan söylemek ,hırsızlık ve dedikodu yapmak ayıptı.Saygısızlık,küfür etmek ayıptı.Ayıptı diyorum,zira haramdır denilmezdi.
Gözlerimi ilk açtığımda,bizim evde iki dil konuşulurdu.Büyük ağabeyim 1940'lı yllarda köyden yayan iki saat uzaklıkta olan kasabada ki okula gidermiş.Daha sonra 1945 yılında Malatya / Akçadağ Köy Enstitüsü'nde okuyormuş.
*
İki ortanca ağabeyim anlatılanlara göre,ilk defa 1949'da köyümüzün Sayrik Mezresi'nde açılan ilk okula başlamışlar. Nasah Ağabeyim 11 yaşındaymış 1.ci sınıfa başlarken,Pibah Ağabeyim 9 yaşındaymış.
Ben annemle So be (Zazaca) konuşur,ağabeylerimden Türkçe öğrenirdim.
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Öğretmenler Gününüzü içtenlikle kutlarım,
Saygı, sevgi ile daima...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay