Kapanmayan yaraların merhemi
Bitmeyen dertlerin son dermanı
Kuzenlerimin en nazlısı çiçeğim
Gider miydin mutluluğun deminde
Revamıydı bu sana ve bize
Nereye konuyorsun diye sorulur mu
Neye konacağını nerden bilsin ki?
*
En iyisi sen sorma bana hangisi
Gönül sevdaya açarken kendini
Annem:-Kalk kızım kalk,öğlen oldu.Kuzular hala ağılda,yazıktır,günahtır,diyor.
Her zamanki gibi,sıcak yatağımdan kalkmaya üşeniyorum.Gözlerim çapaktan kapalı,ovalaya ovalaya istemeyerek kalkmaya uğraşıyorum.Zira başka çarem yok,ya ben,ya da annem gitmeli...
Daha bebeklerle oynama çağım,hoş, hazır bebekler değil,bez ve çubukla yaptığımız bir model...,bazen saç olarak,keçiden kıl keser,yeni elbisemi yırtarak entari giydirirdim bebeğe.Kim dinler benim beş altı yaşımı,evde benden başka çocuk yok ki,yardım etsin.Sadece ben ve annem varız.Bütün işler bizi bekliyor.Ağabeyim başka kasabada öğretmen olarak görev yapıyor.Diğer ağabeylerim öğrenci,sadece büyük ağabeyimin maaşı ile geçiniyor ve okuyorlar..Allahım ne yıllardı,nasıl bir ruh haletimiz vardı? Başarmak bizim inancımızdı.Ailemiz sadece kendisi için değil,çevresinide kalkındırıyordu.köyümüzde okuyan kızlar, hepimize örnekti.Onları teşvik eden ve maddi destek veren ağabeyimdi.Aile bireyleri olarak yaz tatillerinde köyde toplanıyorduk.O yılları unutmamak,geçmişi düşünmemek ne mümkün? .................................................................................
Babam genellikle dışarıdaki (bahçe,bostan,ark kazma,sulama ve tarla...) işleri yapardı.Baharda sebze ve meyve bahçesinin bütün işlerini babam yapardı.Yazın tarla biçme,harman çevirme,buğday ve samanı içeri alma,...gibi işleri yapardı.
1) Mani maniye geldim
Seviyorum demeye geldim
Maksadım mani değildi
Ben seni görmeye geldim
2) Ben bugün yarimi gördüm
Gördüğüm bir rüya / Anı
Dağların eteklerindeki manzara harika görünüyor.Bembeyaz evleri,yemyeşil bahçeleri ve ormanları çok hoş bir görüntü sergiliyor.Şehrin alt tarafından geçen çay ve kenarındaki koca koca ağaçlar berrak suyuyla Munzur'u bana hatırlatıyor.Hava çok güzel ve sıcak,gökyüzü masmavi ve bulutsuz.
Şehrin kenarındaki çay ile evleri birbirinden ayıran çok yüksek duvarlar bana hemen Çin Seddi'ni ve heybetini hatırlatıyor.Sanki bütün şehir halkı bugün pikniğe gelmişler.Çayda yüzenler,sohbet edenler,ızgara yapanlar tam piknik havasını yansıtıyor,günün keyfini çıkarırcasına eğleniyorlar.Şehir ormanlarla kaplı dağların arasındaki vadilere kurulmuş.Evler 4-5 katlı olup, hep terasları bu manzaraya bakıyor.Çoluk,çocuk ve tanıdıklar çay kenarında oturmuş,kimi sohbet ediyor,kimi yüzüyor.Birdenbire çaydaki su seviyesi yükselmeye başlıyor.Bu durumu farkedince etrafıma emirler yağdırıyorum.Hemen burayı terketmemiz gerektiğini anlatırken,toparlanıyoruz.Eskiden bilirim; dağlara dolu ve yağmur yağınca sel olur ve tehlike yaratır.Evlerimize girdik ama,su seviyesi hızla yükseliyordu.Çayla aramızda yüksek duvarlar vardı.Yinede durum tehlike arzediyordu.Köşe bucak kaçanları uyararak hızla çayın karşı tarafına geçmelerini önermeye vakit kalmadan mahlesef çoğumuz geç kalmıştık.
Evlerin arasındaki sokaklar nehir gibi akıyordu.Bazı evler sel sularının etkisiyle temelden sökülmüş,sürükleniyorlardı.Biz üst katlara tırmanmaya başladık.Ne yazıkki durum hızla tehlikeli olmaya başlamıştı.Evin terasına çıktık,manzara korkunçtu! Şehrin ortasından iki nehir akıyordu.İçinde bulunduğumuz evler sallanmaya başlamıştı ve yanımda Edibe ile Sinem vardı.Bulunduğumuz terasın üstü ters döndü,duvara tosladı.Biz can havliyle yanımızdan sürüklenerek geçen yüksek duvara atladık.Bir noktada artık insan bilinçli olmayı bırakıyor,robot gibi hareket ediyor.Bizde aynen robot gibi çaresiz ve zavallı bir durumda oluyoruz.Beyin artık durmuş gibi yaptığımız her hareket bilinsizce oluyor.Bütün şehrin sürüklenen çatılarından başka birşey gözükmüyor.Sel değil,sanki çamur deryası akıyor.
Artık yapılacak birşey olmadığını farkedebiliyorum.Şehrin altından akan nehrin su seviyesi o kadar yükselmemiş olduğunu görebildim.Duvar ile nehrin arasında epey bir kara parçası var.Bir anlık tereddütten sonra yanımdakilere ''Haydi atlayın! '' diye bağırdım.Atladık.Bir baktımki biz yalnız değiliz.Tüm şehirdeki insanlar orada ve karşıya geçmek için su seviyesinin inmesini bekliyorlar.
Bakma öyle dargın!
Aynadaki sen muhtaçtır umutlarına,
Sarıl gazel gibi rüzgara,
Olumlu düşün hep yarınlara,
Umutların yayılsın ufuklara
Bereket olup yağsın mutlu
Akıl suyu olsun
Şansın bol olsun
İzan ve idrak suyu olsun
Analı babalı büyüyesin
Hayırlı kardeş suyu olsun
Yavaş yavaş tükenirken umutlarım
Hergün toprağa düşerken evlatlarım
Ağıtlardan parçalanıyorken yüreğim
Benim cinsiyetim sizce önemli mi
Doğuda tarumar edilen vatan toprağıyım
Düşme hainin tuzağına
Engel çoktur,geçmesi zor zor
O kadar çok ki hikayesi
Vatansever adam bulmak zor zor...
Mevsim dönerken aylardan Şubat'mış
İlkbahar cemre ile doğayı uyandırırmış
Lale sümbül nergiz toprakla uyanırmış
Sevgi çiçek açarak dönermiş mevsimler
*
Kalbi kütküt atarmış yolculuk başlarken
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Öğretmenler Gününüzü içtenlikle kutlarım,
Saygı, sevgi ile daima...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay