Yak ateş
bugün daha derince yak
yak ki ben ölem
bugün yazgıda ayrılık var
Gülme be alev.
Keşkeleri sevmezdim bir tanem.
Şimdi keşklerde avuntumu arar oldum.
Ve keşke konmasaydın dallarıma
Keşke diyorum.
Filize durmuş onca dallar içinde...
Barışık akan iki ırmak
Biri deli dolu, coşkun mu coşkun
Ya öteki, dingin, durgun ve suskun
Merhaba, nasılsın
Ben iyi, ya sen
Anıların defterini sevi, sevgi ve güzellik denilen teranelere nice vurgunlardan, nice yanılgılardan sonra tümden kapatmıştım. Kapağının üzerine kocaman bir yazıyla ''NEFRET DOĞURAN SEVGİLER'' yazarak.
Ama gördüm ki; hangi ucunda tutarsanız tutunuz güzellik ve çirkinkinlik yaşam denilen bir bütünün iki yanı imiş. Ne hepten çirkinlik, ne hepten güzellik olabiliyormuş. Tıpkı günahla sevap gibi... Ve gördüm ki; kişi hangi durumda, hangi yaşta olursa olsun sevmeye, sevilmeye mutaç bir varlık imiş.
Yaşamın onulmazlıkları, sevilenin pervasızlıkları, binbir yüzlülüğü taşısa da sevgilerin içine... direnerek bunlara, hoşgörerek... kimileyin de nisbetini düşünerek yüreğimin kapılarını hep açık tuttum. Ama, olmadı. Olmuyor!
Sırttan vurulmanın ve yürek vurgunun sayısını anımsamıyorum... Anlaşılması zor şeyler yaşadım biteviye... Çoğu kez '' YAŞASIN ÇİRKİNLİK, ACIMASIZLIK VE KÖTÜLÜK! ! ! '' diye haykırmak geçti içimden. Ama, bunu bile beceremedim. Diyemedim insanların yüzüne karşı. Hoş, içimde de barındıramadım bu duyguyu...''VİCDAN ve ŞEFKAT'' denilen duygu ve davranış var ya... Aşamadım, aşamıyorum bunları bir türlü. Bilemiyorum, kimilerine göre bu olgumla aptal-enayinin birimiyim? Yoksa kişiler erdem ve erdemlilik nedir bilmiyorlar mı, biliyorlar da işlerine mi öyle geliyor? Anlamak gerçekten zor.
Güzellik ve sevgi denilen nesne ve duyguları tek yanlı yaşamak yetmiyor. Bir yanı eksik, kör, topal ve sağır kalıyor. Kişi ne denli çaba içinde olursa olsun, bir yerlerde bir şeyler oluşuyor... ya da oluşturuluyor ve içinizde yaşattığınız güzellikler, sevgiler paramparça ediliyor.
İşte o birileri, bir yerde; görünürde hiç bir neden olmadan o güzelim sevgi, sevda ve güzelliklerin üstüne gölge düşürüyor... Öyleki; dartınma desen değil, bir beş, on yüz değil... Nedenlerini anlamak hiç olanaklı değil... Ve bunlara habire katlanmak, hoşgörmek bunları... Nereye değin?
- I -
Bu hep böyle olmuştur
Uzak yörüngeli sanal sevdalarda;
Bir sağanaktır başlar ilkin
Ve bir heyecanın çırpıntısı dizginsiz
Sence bir değerim kalmadıysa güzelim
Açıver kapılarını deli rüzgarların
Beni boranlara bırak,
Bırak ki, savrulup yiteyim
Uçuşan hazan yaprakları gibi.,,
Beni, yalan sevmelerin savuruşuna alıştır
Kırlangıçlar göçe durdu.
Önümüz kış...
Mevsim sonbahar.
Kelebekler de o güzelim renklerini yitirmeye başladı. Kır çiçekleri son bir kez daha merhaba dedikten sonra yuvaya çekilecekler....
Dağ doruklarını, yaylaları sarıverdi üşüten rüzgarlar... Mevsim sonbahar, kış ufukta mevzisini tutmuş, yalımı usul usul vurmaya başladı tenlere..
Mutluluk bölüşmekle, sevgi,sevinç ve esenlik paylaşmakla eksilmez. Eksilen acılar, özlemler, sorunlar, incinme ve incitmeler olur. Ama cehaletin, güvensizliğin, bencilliğin, vefasızlığın, değer bilmezliğin, uçarılığın getirdiği anlayış ve davranışlar ne çareki paylaşımı, sırdaşlığı, dostluğu, arkadaşlığı, dayanışma ve ve yardımlaşma gibi tüm toplumsal örgümüzü de silip süpürmüş, süpürmektedir daha...
Bu arayış, bu hıçkırık, bu yalvarı... göklere açılan avuçlar... ve bu aman dileyiş, bu sessiz ses, bu derinden gelen inilti senin mi? O zaman '' dön kendi içine. aradığın her şeyi ilkin orada bulmalı ve sonra da başkalarında aramalısın.'' demeye dilim varmıyor. Çünkü sen insansın. Duyan, düşleyen, düşünen ve düşündüğünce davranan kutlu bir varlıksın...
’’ Eşiğimizi uyandırmadan güneş
Ay kilitlemeden kapımızı
Gidelim
Aşk örseleniyor, epriyor
RESİMDİR Kİ CANAN
Güneş ki, gecelerin karanlıklarını oyarak şafağına ulaşıyor. Ve sabahlar güneşi doğuruyor yenidenli günlerle. Tan kızılı saçların gibi...
Deniz ve gök; yeryüzünün yeşili ile kaynaşıyor ışık ışık... Dağ buğusuna sarınmış gözlerin gibi...
Sen mavi düşümün papatyaca aklığı
En duru duygularınla gel bana
Vadiler yeşili canlar çiçeği
Benek benek kanadınla gel bana
İpekle işlenmiş şaldır yüreğin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!