Bir öyküdür seni yaşamak
Ve her gündüz gecede
Destelenen anılardır yaşamak
Harmanlandım sana bütün güzellikleri
Sevdamın harında yanarak
Bir düş idi yaşanan, uyandırdın bir sözle
Uyandırdın düşlerimin en güzel bir yerinde
Kabus oldu sensizlik, yalnızlıklar ölümüm
Ne umut kaldı bende, ne onulmaza direncim
Gel desen de gelemem, sevdana yasaklıyım..
Gitmekten mi söz ediyorsun, haydi git öyleyse
ardına bakmadan
geride bıraktığın anıları tınmadan
ve yüreğinden silerek bir bir
yüzüme bakmadan, haydi git öyleyse...
Gündüzlerin evecen koşuşturmasından, gün batışlarına
Gece karalığının, gün ağartısına yenik düştüğü saatlere değin
Seni biriktiriyorum imbik imbik, nakış nakış ve dize dize
Sonra adım adım gelişini, ayak seslerini duyuyorum...
Sessizliğin beni boğmaya durduğu, derin bir yerinde...
Deneme yazım biraz uzun olacak ama umarım ilgi duyarak okusrsunuz.
________________________________________
Kentimizin yerel radyolarının birinde şiir ve şair üzerine yaptığım konuşma metnini form sayfamıza taşıyarak sizlerle paylaşmak istedim. Anlatılar arasında eksikler ve yanlışlar elbette olacaktır. Bunları tesbit ederek yorumlarınızla tamamlamanızı diliyorum.
Konumuzu (Şairini bilemediğim) bir şiirle başalamak istiyorum. Bakınız bu şairimiz, şairi nası anlatıyor dizelerinde:
El ayak buz kesmiş, yürek tamau, umut kuşkulu. Ve zonklar sancıyı gönüldeki sarı dolama… Ve sonrası, sımsıcak kül sızıdan uç verir zemheri çiçekleri…Ama çaresiz, ayaz vurgunu…
Bilirim suskunluğunu dizelerine nakışlayan esrik ozan; bir olgun karpuz gibi çatlamak da var damardan… Ama, sevi saksısında uç süren pembemsi çiçekler, sevenin kışında baharı yaşamasına kapıları aralar Ozan.. Yalın, katıksız sözcüklere karşın suskunluk ve kırılganlıklar olmasa bir de… İşte, sevi yüreklerinin ürküntüleri bunlardır Ozan…Hem de söylenecek, anlatılacak çok şey varken… Boğazda düğümlene kalan ve söylenemeyenler… Kolay değil Ozan, her seven ozan değildir, her seven de dilbaz…
Yürek dilinden, duygu dilinden, mimik dilinden, kısaca gönül dilinden… Sözcüklerin utangaç, çekinceli, titrekliğinden, bakışların utangaç kaçamaklarından, ürkek duygular içinde ellerin buluşmasında duyguların düş dünyalarına dalıp gitmesinden, kısaca sevi esrikliğinden anlar mısın Ozan?
Dağ çiçeği kokulu sevi sözcüklerinin, böğürtlen karası gözlerin, duyguların korlanmış bir gül bahçesine ne denli mayalandığını bilir misin? ‘’Bozkırdan kalma sözcüklerle yarım-yamalak aşklar…’’ dediğin bu mu Ozan? Sevi her zaman on ikiden vurmaz Ozan.. Seviler kimileyin namlu kırdırır, kimileyin de ateş alı tavda yürek dövdürür… Dövdür de, su verildikçe ya dize dize şiir, yada bu denli yazılımlar ortaya çıkartır…
Aşkın yolu yordamı olur mu?
Ecelin dışında ona sınır konulabilir mi...? Bu konuda çeşitli yorumlar yapılabilir,bezeklendirilmiş bir takım çerçeveler içinde tanımlanabilir...Ama, gerçek aşk buralara sığmaz, sığdırılamaz.
Aşk BİR TEK'e, bir objeye çok yönlü ve derinlikli bir yönelişin esrikliğidir. Başına buyruk duygusal bir özgürlüktür. Bu nedenle apansız, başına buyruk öpmeleri severim. Aşkın en tatlı, en sıcak ve en unutulmaz süprızi budur bence... Tenin ericidir bu...
Bir de, salkımsöğüt gölgenin buluşmaları gizleyen dallarını severim... Ya da çiçek bahçelerinin binbir rengini duygulara ve düşlere yükleyişini... Sevgilinin yanaklarından balkıyan pembeliği severim.
Mertliği, açık yürekliliği kişide...Sevda da, sevinçte ve bunlara dönük umutlarda direnmeyi... Düşse de eğilmeyen, başı dik, onurlu ve erdemli duruşları... Bir de içimi ığlım ığlım eriten bakışını sevgilinin...
İnce hüneri aşılamaz sanılan yollarda, şefkati, merhameti, çaresizlere dostça ışımayı severim... Ola ki dost çağrısı olsun.
Bütün aşkların gökçe çiçekleri
Sarp yamaçlarda çok daha güzeldiniz
Bin gönül uzanır tutamazdı sizleri
Şimdi uç uç böceklerine kanıyorsunuz
Sevdaların çeşit çeşit gülleri
Artık bir kenara çekilip sessizce gelişini bekleyeceğim...
Kaçıncı girip çıkışım, beklemelerin devingen evecenliğine
Gelmedin, yoksun diyemiyorum; ama, var da değilsin.
Ne adımlarının sesi, ne ayak izlerin...
Huzursuzum için için...
Biliyorum yine gelmeyeceksin,
BANA BİR DAHA GEL DESEN
Bana gel dedin
Sen geldin, ben gelemedim
Bütün kavşakları aştım
Var sandığım yollarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!