Uzanır ellerin, el uzatırım.
Uzatırım da
Yakar beni alev alev düşlerim
Gel, gel eden çağrılara kanatlanırım
Kanatlanırım da...
Ürkütür beni unutuluşlar..
Karanlık gecelerin yolculuğu güneşe doğru
Hanagi güneştir ki doğacak karanlığıma
Duydum, dediler ki sanal alem
Tan'ı basmayan umut imiş
Mutlu tınılarla içimde çağlayıp akan bengisu imiş
Kim söylese inanmazdım
Gözlerimde bir sen büyütmüşüm senden
Her zerreni işleyerek gönlümün tuvaline
Bezemişim mavi mavi
Seni böyle özümsemiş böylesine özlemiştim
Bütün yanılgıları iterek bir yana
Bir fisun çiçeği yaratmışım meğer kendimde
Uzanır toprağa özlemle titreşen yorgunluğumuz
Yükselen dallarının altında günlerin
Ne ağır yükleri ve nasıl çekmiş bu omuz
Nasıl da karanlıklara sokmuş beni, bu ölümcül hüzün
Yeniden yaşam kattı ve aldı bulunmaz yerini
Ben bir göçmen kuşum, dağ kırlangıcıyım
Yorulup nereye konaklasam, orayı yurt sanmışım
Saymadım kaç yurdum oldu, bu denli benim
Gece gündüz uçmaktan, geriye dönüp bakmamışım
Özümce, özlemimce, sevecen sıcacık bir yurt aramışım
Ben bir göçmen kuşum, dağ kırlangıcıyım
Bengitaşlar yazar beni. Toylarını, şölenlerini tarih benimle yaptı. Utkularıma (Zafer) tanıktır tarih. Tarihin kılavuzu benim, tarih benimle var oldu.
BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OĞLUYUM
Doğduğumda yüzümü gökmaviye dönmüşüm. Göklere değin yükselmişim. Kut almışım görklü(Güzel) Tanrı’dan. Umay Anam ışıl ışıl göklerden geldiğimi fısıldamış kulağıma. Bir kez emmişim anamı. Süt Gölü süt, Baykal, Balkaş yaşamıma erk vermiştir. Altaylarda, Tanrı Dağlarında laçinlerle (Avcı kuş-Kartal-şahin) yarışmışım kanat kanat... Alangovalarla (Alageyik) tırmanmışım yalçın doruklara...
BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OĞLUYUM
Beni yalçın dağlara, aşılmaz doruklara, uçsuz-bucaksız bozkırlara sorun. Coşkun ırmakların, uçarsuların(Şelale) , kut ağaçlarının seslerini dinleyiniz isterseniz... Onlar da beni anlatacaklardır. Tunalar... Volgalar... Renler... Senler... Ve ulu çınarlar... Ardıçlar... kut ağacı kayınlar... Her bir yerinde acunun (Dünya) binlerce yılı bu günlere taşısınlar diye izler bırakmışım... Çentikler atmışım granit kayalara...
BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OĞLUYUM
Yitirmek Korkusu
İlkin bir alışkanlıktı duyarlılığım
Sonra ığlım ığlım akışkanlık oluverdi duygularım
Duyduğum tınılar çağıl çağıl akan bir pınardı
Şiirlerindi yürek sarnıcıma doluşan
YALNIZLIĞI PUSATLANDIM EYLÜL DE
Yorgun argın bir eylül akşamı iniyor
Kentin evecen bulvarlarına usul usul...
Pencereler sokaklara açılmış,
Gün batmı ığlım ığlım odalara akıyor,
Fırtınalar sonrası yüreğimin güneşinde
Sen iyiliksin, sen güzellik, sen sevgi
İçimde coşkunca akan ses ırmağım
Korku duvarlarının ötesinde
Bir koşudur başlıyor uzun mu uzun
Hazır ol ey yüreğim
Gök mav
Yıldız kırmızı
Ay beyaz
Güneşin yakıcılığı
Yürek göynüğü
Sular çayır çim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!